Suudi Arabistan’da ne oldu?

SON DÖNEMDE GÜNDEME OTURAN VE OLDUKÇA KAPALI BİR ÜLKE OLAN SUUDİ ARABİSTAN’DAN ÜST ÜSTE GELEN HABERLER HERKESİ ŞAŞIRTTI. BİRAZ GEÇMİŞE DÖNELİM.
OCAK AYINDA KRAL ABDULLAH ÖLDÜ..

YERİNE KRAL SELMAN GETİRİLDİ.

HANEDAN KONUSUNU BİZ BAŞKA ZAMAN İNCELEMEK ÜZERE GEÇİYORUZ.

YENİ KRALIN GELMESİ İLE OLAYLAR BİRBİRİNİ İZLEMEYE BAŞLADI.
Kral Selman, tahta çıktığı ilk 100 gün içinde 65 karar alarak ülke tarihine geçti. Göreve geldikten yalnızca birkaç saat sonra aldığı 6 kararla, Prens Muhammed bin Naif’i (56), kurucu Kral Abdulaziz’in torununu, 2. Veliaht ve İçişleri Bakanlığı vazifesine, oğlu Prens Muhammed bin Selman’ı (30) da savunma bakanlığına atayan Kral Selman, ilk defa kraliyet ailesinin 3. nesil üyelerini yönetimde karar sahibi duruma getirmiş oldu.Selman, kamuoyunda önce 29 Ocak’ta sonra da 29 Nisan sabahında, ‘Şafak fırtınası’ olarak adlandırılan, Veliaht Prens Mukrin bin Abdulaziz’in yerine Bin Naif’i, onun da yerine oğlu Muhammedi geçirmesi dahil toplamda 59 karara imza atarak Suudi Arabistan için çok köklü kabul edilebilecek bir adım attı. Her şeye rağmen bazı siyasi analistler, değişiklikleri farklı yorumlayarak, Kral Selman’ın, ülke tarihinde ilk defa, kurucu Kral Abdulaziz’in hanımı Hassa es-Sudayri’nin çocuk ve torunlarını, ‘Sudayrileri’, yönetimin üst kademesine yani kraliyet, veliahtlık ve 2. veliahtlık makamlarına birlikte taşıdığını belirterek tarafgirlik yaptığını ve bunun, Suudi kraliyet ailesi içinde yeni güç çekişmelerini beraberinde getireceğini yorumları yapılıyordu.
Reform adımları
Yönetimindeki güç dengeleri açısından çok önemli adımlar atan Selman, ayrıca ırkçı söylemde bulunduğu gerekçesiyle bir prensi spordan ve medyadan men etti, bir bakanı vatandaşla tartıştığı için görevden aldı, 20 yıldır ülkeye dönemeyen muhalif Kessab el-Uteybi’nin girişine izin verdi ve yönetime muhalefetiyle ve özgürlükçü yorumlarıyla tanınan İslam alimi Selman el-Avde’yi yurt dışına çıkış yasağını kaldırdı.’Kararlılık Fırtınası’
Selman, görevinin henüz 7. haftasında, dış siyasette çok önemli bir adım sayılan, Yemen’deki Husi Ensarullah hareketine yönelik ‘Kararlılık Fırtınası’ askeri harekatını başlattı. Daha önce siyasi ve iktisadi olarak desteklediği Mısır, Sudan ve Türkiye gibi ülkelerin de Suudi Arabistan’ın askeri harekatını desteklemesi ise bölgede yeni bir ‘Sünni’ ittifakını ve yakınlaşmasını işaret etti.
HEMEN ARDINDAN YENİ SUUDİ HÜKÜMETİNE  SOPA GÖSTERİLMEYE BAŞLANIR.

BURADA KONUYA KISA BİR ARA VERİP 2005 YILINDA BASILAN BİR ROMANDAN BAHSEDELİM:
Beyaz Saray Terör Uzmanı Richard A. Clarke’tan Sıradışı Bir Politik Kurgu.Akrep Kapısı’nın belki de en çok öne çıkan yönü, kendisi de bir analist olan Clarke’in istihbarat ve politika kulvarlarında yaşanan akıl oyunlarını romanın içinde ustalıkla sergilemesi. Öte yandan mizansenler, karakterler ve diyaloglardaki gerçekçilikte de dikkat çekici. Nitekim yazarın kendisi de “bazen kurgu yoluyla daha fazla gerçek anlatırsınız” diyor. 30 yıl boyunca Beyaz Saray’da güvenlik-istihbarat analizleri yapan Richard Clarke’in son kitabı Akrep Kapısı, 2005 yılında ABD’de yayınlandığında epeyce tartışmaya sebep olmuştu. İstihbarat uzmanları tarafından ‘alabildiğine gerçekçi ve inandırıcı’ bulunan roman TİMAŞ Yayınları tarafından Türk okuruyla buluşturulmuştu.

Yıl 2010…Sünni ve Şii gruplar, ortak bir darbeyle Suudi Arabistan′daki krallık rejimini yıkıp ‘İslamiye Cumhuriyeti’ni kurarlar. Suudi ailesi ABD′nin Houston kentine sürgün edilir. Suudilerle çıkar ilişkisi kuran Savunma Bakanı Henry Conrad, İslamiye′yi işgal edip petrole el koymak düşüncesindedir. Çin ise petrol karşılığında İslamiye′yi savunmak için gönüllü olur. İki Çin gemisi, İslamiye′nin petrol rezervlerini korumak üzere nükleer başlıklarla yola çıkar. Nükleer silaha sahip olan İran da fırsatı değerlendirip Körfez′de Şii egemenliği kurmak için kolları sıvar.Clarke, Akrep Kapısı’nda, olağandışı heyecanlı bir jeopolitik öykü içerisinde anlattığı olaylarla okuyucuları birkaç sene ileriye götürüyor ve Asya’ya yayılması söz konusu olan nükleer bir savaştan söz ediyor.Bir hükümet darbesi ile Suudi Arabistan’daki şeyhler tahtan indirilmiş, yerine kararlı bir İslam hükümeti gelmiştir. Petrolün kokusu etraftaki akrepleri çekmeye başlar; bunların başında Washington ve başka bir başkentte Orta Doğu’nun haritasını temelinden sarsacak şeytani bir pazarlığa girmeye hazır kişiler bulunmaktadır. Planları -aralarından bazıları aynı olduğunu düşünse de- aynı değildir. Gizli gündemler, önü alınamaz bir hırs, farklı yerlere duyulan sadakat hisleri, hatalı istihbarat, felakete sürükleyen yanlış hesaplar sonucunda bir süre sonra domino taşları düşmeye başlar.
ABD İstihbarat servislerinin en tepe noktalarında bulunmuş bir analistin 2005 yılında yazdığı bu kurgu romanını aklımızda tutarak konumuza devam edelim.
Sanki bu romanı okuyup ciddiye almışcasına yeni Suudi hükümeti Yemen’de İran etkisindeki Şii Husilere karşı askeri harekata başlar. Suriye’de ise anti Esad karşıtı harekete destek verir. Ocak ayında ölen Kral Abdullah’ın Mısır diktatörü Sisi’ye verdiği desteği yeni kral Selman yavaş yavaş çekmeye başlar.Bunların ardından Suudi Arabistan’da ilginç olaylar başgösterir.
ÖNCE KABE’DE İNŞAAT ÇALIŞMALARINDA KULLANILAN BİR VİNÇ DEVRİLİR.
11 Eylül günü Suudi Arabistan’ın önde gelen şirketlerinden Bin Ladin Grubu tarafından yürütülen Kabe’yi Genişletme Projesi çalışmaları nedeniyle Harem-i Şerif’in dışında bulunan dünyanın en büyük kule vinçlerinden biri hacı adaylarının üzerine devrilmişti. Tarihin en büyük facialarından biri olarak kayda geçen olayda sekizi Türk 111 kişi hayatını kaybetmişti.Yaşanan bu acı olayla ilgili sosyal medyada değişik iddialar ortaya atılırken en dikkat çekicisi de ABD Başkanı Barack Obama ile ilgili iddiaydı. 11 Eylül 2001’de New York’ta bulunan İkiz Kuleler 2 uçakla düzenlenen saldırı sonrasında yıkılmış, 3 bin kişi hayatını kaybetmişti. 11 Eylül saldırısı olarak tarihe geçen bu olayla ilgili sosyal medya hesabından bir mesaj paylaşan Obama’nın paylaştığı fotoğraf, ilginç bir komplo teorisini gündeme getirdi.Obama’nın 11 Eylül günü Türkiye saatine göre öğle saatlerinde yani Kabe’de vincin düşmesinden birkaç saat önce paylaştığı fotoğrafta yer alan ikiz kuleler için yapılmış anma bölgesi ve arkada bulunan vinç, komplo teorilerine malzeme oldu.

11 EYLÜL 2015 KABE’DE VİNÇ KAZASI VE VİNCİN SAHİBİ LADİN GRUBUNU BURADA NOT EDELİM. İLK HABERLER VİNCE YILDIRIM ÇARPTIĞI ŞEKLİNDEYDİ. BU İSE BİZE ESKİ BİR ROMANI HATIRLATTI. KİTABIN KONUSU ÇOK KISACA ŞÖYLEDİR;  İSLAM DÜNYASINI BÖLÜP YÖNETMEK YERİNE DAHA KOLAY BİR YÖNTEM OLAN BİRLEŞTİRİP YÖNETMEYE KARAR VEREN İNGİLİZ İSTİHBARATI BU AMAÇLA BİR MEHDİ YARATIR VE BU MEHDİYİ HAC ZAMANI MEKKE’YE GÖNDERİR. TABİİ YIL BOYUNCA BUNUN DEDİKODUSU İSLAM ALEMİNDE İNGİLİZ İSTİHBARATININ AJANLARI VE SAHTE İMAMLARI TARAFINDAN YAYILDIĞI İÇİN O SENE HAC ESNASINDA MEHDİNİN GELECEĞİNE BÜTÜN İSLAM ALEMİ İNANIR. (BU SÖYLENTİLER TANIDIK GELDİ Mİ? 10-15 SENE ÖNCE BU TÜR BALONLAR ÇOK SIK UÇURULURDU İSLAM ALEMİNDE) HAC İÇİN BÜTÜN DÜNYADAN REKOR KATILIM OLUR AMA MEHDİNİN BİR MUCİZE GÖSTERMESİ GEREKMEKTEDİR Kİ İNSANLAR BU KİŞİNİN MEHDİLİĞİNE KANİ OLSUN. VELHASIL HAC SIRASINDA KURBAN ETTİĞİ KOYUNA GÖKYÜZÜNDEN YEŞİL BİR IŞIK HUZMESİ GELEREK KOYUNU YAKIP KÜL EDER. BEKLENEN MUCİZE GERÇEKLEŞMİŞTİR. MEHDİ SUUDİ ARABİSTAN’IN VE İSLAM DÜNYASININ BAŞINA GEÇER VE İNGİLİZLERİN İSTEDİĞİ GİBİ İSLAM DÜNYASINI YÖNETİR. KOYUN NASIL YOKEDİLMİŞTİR SORUSUNUN CEVABI İSE KOYUNA YERLEŞTİRİLEN BİR ALICI İLE KOYUNUN YERİ TESBİT EDİLMİŞ VE UYDUDAN LAZER İLE VURULMUŞTUR. BU KİTABIN 1983 YILINDA BASILDIĞINI HATIRLATALIM.

AMA BURADA ASIL KONU ŞUDUR. VİNÇ KAZASI 11 EYLÜL GÜNÜ MEKKE SAATİ İLE SAAT 17.00 SULARINI BİRKAÇ DAKİKA GEÇE OLMUŞTUR. BU SAAT NEW YORK SAATİ İLE SABAH 09.00 SULARINI BİRKAÇ DAKİKA GEÇEYE TEKABÜL ETMEKTEDİR. YANİ BU SAAT 11 EYLÜL 2001 YILINDA DÜNYA TİCARET MERKEZİNİN GÜNEY KULESİNE UÇAĞIN ÇARPTIĞI SAAT İDİ. ÇOK FAZLA TESADÜF MÜ?

OLAYLAR BUNUNLA SINIRLI KALMAZ. 6 GÜN SONRA BU KEZ MEKKE’DE BÜYÜK BİR OTEL YANGINI OLUR.17 EYLÜL 2015

DAHA YANGININ ŞOKU YENİ ATLATILMIŞKEN BİR HAFTA SONRA BU KEZ HAC SIRASINDA MİNA’DA ÇIKAN İZDİHAMDA BİNDEN FAZLA İNSAN HAYATINI KAYBEDER.24 EYLÜL 2015

BU OLAYIN ARDINDAN EN ÇOK KENDİ VATANDAŞLARININ ÖLDÜĞÜNÜ İDDİA EDEN İRAN BÜYÜK BİR PROPAGANDA SAVAŞI BAŞLATIR. VIP HACI OLMAK İSTEYEN BAZI PRENSLER İÇİN YOLUN DARALTILDIĞI BU YÜZDEN İZDİHAMIN ÇIKTIĞI HABERLERİ ORTAYA ATILIR. HÜRRİYET GAZETESİ NEW YORK TİMES’DAN ALINTI YAPAR.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İSE OLAYIN HEMEN ERTESİ GÜNÜ HENÜZ OLAYA NEYİN SEBEP OLDUĞU TAM MANASIYLA KESİNLEŞMEMİŞKEN ‘İLLA SUUDİ ARABİSTAN’A FATURA ÇIKARILMAMASI’ GEREKTİĞİNİ SÖYLER. SANKİ BİR ANLAMDA OYUNU GÖRDÜK VE BU OYUNU OYNAMAYACAĞIZ DEMEKTEDİR. BİR ANLAMDA YAKLAŞAN SAVAŞTA HANGİ SAFTA OLACAĞINI ERKENDEN BELİRTMİŞ GİBİDİR.25 EYLÜL 2015

AYNI GÜN AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN BAŞKA BİR ÖN ALICI AÇIKLAMA YAPAR.SANKİ NEYİN GELECEĞİNİ BİLMEKTEDİR.25 EYLÜL 2015

”SUUDİ ARABİSTAN HÜKÜMETİNE SESLENİYORUM”
Mekke ve çevresinin Suudi Arabistan toprakları içinde olduğunu, ama o kutsal mekanların tüm Müslümanlara ait olduğunu belirten Şahin, şöyle devam etti:
‘Oradaki güvenlik sorununu çözmek için Müslüman ülkelerin bir araya gelerek bir çözüm geliştirmelerinde yarar var. Efendim, ‘Oradan gelen, buradan gelen sıkışmışlar birbirlerini ezmişler.’ Olacak şey mi? Dünyaya bunu nasıl izah edersiniz? İzahı var mı? Bine yakın insan, 750 kişi hayatını kaybetmiş. Böyle bir şey olabilir mi? Kimse milliyetçilik yaptığımı düşünmesin. Bize versinler, Türkiye oradaki organizasyonu kimsenin burnu kanamadan hac vazifesini yaptırır Allah’ın izniyle. Ücret de talep etmiyoruz. Suudi Arabistan hükümetine sesleniyorum; Verin bize, Türkiye’ye. Türkiye olarak oradaki organizasyonu çok nizami bir şekilde hallederiz, çözeriz.’
BİR GÜN SONRA TÜRK GAZETELERİNE İLGİNÇ BİR HABER DÜŞER.

Tatil yaptıkları İstanbul’da kaldıkları otelden arefe günü kaçırılan Suudi Arabistan’ın ünlü şirketlerinden Bin Ladin Grubu’nun kurucularından olan işadamının 13 yaşındaki kızı, güvenlik güçlerinin operasyonu sonucu kurtarıldı.
Suudi Arabistan’ın ünlü şirketlerinden Bin Ladin Grubu’nun kurucularından olan iş adamının ailesi ve çocukları yaklaşık 10 gün önce tatil yapmak üzere İstanbul’a geldi.
Arefe günü Gayrettepe’de kaldıkları otel odasına çıkan aile, kızlarının olmadığını fark etti. Aynı zamanda ABD vatandaşı da olan iş adamının kızının Suudi Arabistan pasaportunun da çantasında olmadığı anlaşıldı. Durumun polise bildirilmesinin ardından kızın bulunması içim çalışma başlatıldı.
Aileye İstanbul’daki tatilleri sırasında rehberlik hizmeti veren şirketin yetkilisi ve Ortadoğu Turizm ve Seyahat Acentaları Derneği (OTSAD) Başkanı Hüseyin Kırk’ın yardımları sonucu kızın Fatih bölgesinde Suriye uyruklu bir gençle birlikte olduğu anlaşıldı.
Kaçırılan kız çocuğu, facebook üzerinden annesi ile bağlantı kurarak, ABD uyruklu olduğunu gösterir pasaportunu bayramın 2. günü sabah erken saatlerde Aksaray Metrosu’na getirmesini istedi. Güvenlik güçleri, metroda düzenledikleri operasyon sonucu kız çocuğunu ailesine kavuşturdu.
Kaçırılan kız çocuğu ve ailesi daha sonra Bebek’teki Çocuk Şube Müdürlüğü’ne götürülerek burada OTSAD’ın görevlendirdiği rehber nezaretinde ifadesi alındı. Kız çocuğu ifadesinde, facebook üzerinden tanıştığı Suriye uyruklu bir gençle kaçtığını söyledi. Bunun üzerine kızın, alıkonulduğu Fatih Mahallesi’ndeki daireye operasyon gerçekleştirildi. Dairede 5 bin dolar bulunurken, dairede ise kimsenin olmadığı anlaşıldı.
11 EYLÜL DE MEKKE’DE VİNÇ DEVİREN LADİN AİLESİ  2 HAFTA SONRA BAŞKA BİR OLAYDA İSTANBUL’KA KARŞIMIZA ÇIKMAKTADIR. OLAY TUTARSIZ BİR İKİ HABERLE KAPATILIR. ASLINDA BU OLAYDAN 40 GÜN ÖNCE LADİN AİLESİ BİR BAŞKA ÜLKEDE DE KONU OLMUŞTU.

İngiltere’de özel bir uçağın Blackbushe Havalimanı’na iniş yaptığı sırada araba pazarına düştüğü bildirildi. Kazada, aralarında Usame bin Ladin’in ailesinin de bulunduğu 4 kişinin hayatını kaybettiği ifade edildi.
İngiltere’nin Hampshire kentinde bulunan Blackbushe Havalimanı’na iniş yapan özel bir uçak bölgede bulunan araba pazarına düştü. Yetkililer, kaza sonucunda 4 kişinin hayatını kaybettiğini bildirerek, uçağın Usame bin Ladin’in ailesine ait olduğu ve kazada hayatlarını kaybettiğini aktardı. Suudi Arabistan’ın İngiltere Büyükelçiliği konuyla ilgili açıklamasında, kayıtlı Phenom 300 tipi özel uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybeden Usame Bin Ladin’in ailesine başsağlığı diledi. Elçilik yaptığı açıklamada, hayatını kaybedenlerin kimliğine dair herhangi bir bilgi vermedi. Hampshire Polis Teşkilatı ise kazanın ardından yaptığı açıklamada, uçakta bulunan 1 pilot ve 3 yolcunun hayatını kaybettiğini doğruladı.
Büyükelçi Prens Muhammed bin Navaf bin Abdulaziz sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada ise Bin Ladin’in ailesine başsağlığı dileklerini iletti. Abdulaziz, kazayı İngiliz yetkililerle birlikte araştırdıklarını kaydederek, kazada hayatını kaybedenlere ait cansız bedenlerin Suudi Arabistan’a götürülerek cenaze törenlerinin burada yapılması için çalışmaların başlatıldığını da sözlerine ekledi.
(İHA)
YİNE İLGİNÇ BİR RASTLANTI OLSA GEREK USAME BİN LADİN’İN BABASI MUHAMMED BİN LADİN 1967’DE VE BİN LADİN’İN AĞABEYİ SALEM’DE 1988’DE ABD’YE GİDERKEN UÇAK KAZASINDA ÖLMÜŞLERDİ. HERHALDE BU SOYADLI İNSANLARIN UÇAĞA BİNMEMELERİ SAĞLIKLARI AÇISINDAN EN DOĞRU TERCİH OLACAKTIR.

KONUMUZA DÖNERSEK, 26 EYLÜL’DE YANİ LADİN AİLESİNİN TORUNUNUN İSTANBUL’DA KURTARILDIĞI GÜN İRAN SUUDİ YÖNETİMİNE KARŞI SALDIRISININ DOZAJINI İYİCE ARTIRIR VE HAC YÖNETİMİNİN SUUDİ ARABİSTAN’IN ELİNDEN ALINMASINI İSTER.

İran Hac Organizasyon Müdürü Said Ohai, olay yerinin yakınındaki iki yolun bilinmeyen nedenlerle kapalı olduğunu vurgulayarak Suudi yönetimini suçladı.Tahran Üniversitesi’nde de protesto gösterisi düzenlendi. Tahran’daki Cuma İmamı Kaşani, Tahran Üniversitesi Yerleşkesi’ndeki cuma hutbesinde Mina’da yaşanan faciadan Suudi Arabistan’ı sorumlu tuttu: ‘Suudi Arabistan uluslararası mahkemede yargılanmalı’.Suudilere en öfkeli ülke ‘Arabistan Hac’ca layık değil’ ‘Hac merasiminde ölenler nasıl sadece Suudi Arabistanlı değil de tüm İslam ülkelerindense, İslam ülkeleri haccın idaresi konusunda İslam İşbirliği Teşkilatı’na müracaat etmeli ve hacın idaresiyle ilgili sorumluluğun bu minvalde tüm İslam ülkelerine dağıtılmasını talep etmelidir’ diye konuştu.
OLAYIN 4. GÜNÜNDE İRAN PROPAGANDANIN DOZAJINI İYİCE YÜKSELTİR VE HÜRRİYET BUNU ANINDA FLAŞ GELİŞME OLARAK HABER YAPAR.28 EYLÜL 2015

BİR GÜN SONRA HANEDANIN İÇİNDE BAZI PRENSLERİN KRALI AZLEDELİM ŞEKLİNDE GÖRÜŞ BEYAN ETTİKLERİ HABERLERİ ÇIKMAYA BAŞLAR.29 EYLÜL 2015

The Guardian’a konuşan ancak güvenlik gerekçesiyle adının açıklanmasını istemeyen bir Suudi prens, son dönemlerde düşen petrol fiyatlarından, Yemen saldırılarına ve Mina’daki izdihama kadar gelişen birçok olayın kraliyet ailesinde ciddi bir huzursuzluğa yol açtığını söyledi.
Ülkenin kurucusu Abdulaziz Bin Suud’un torunu olduğu belirtilen prensin bu ayın başlarında kralın azledilmesi için aileye iki mektup yazdığı belirtiliyor. Haberde prensin Ocak ayında krallığa gelen Selman’ın iyi bir yönetici olmadığını söylediği belirtiliyor.
BÜTÜN BU OLAYLARIN NEDEN 1 AY GİBİ KISA BİR SÜRE İÇİNDE PEŞPEŞE ARZI ENDAM ETTİĞİ YAVAŞ YAVAŞ ORTAYA ÇIKMAKTADIR. ASLINDA PERŞEMBE NİN GELİŞİ BİR SÜREDİR TAKİP EDENLER İÇİN SÜRPRİZ DEĞİLDİR. BİR AY ÖNCE YENİ ŞAFAK GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ İBRAHİM KARAGÜL ‘TANKLAR KABE’YE DAYANACAK’ BAŞLIKLI GÜZEL BİR YAZI KALEME ALMIŞTI.
(…)İran’ın açgözlülüğü ve Mekke Savaşı..Sadece İran’la sınırlı bir hesap değil bu. Uluslararası irade, yeni birbölge haritası şekillendirmeye çalışıyor. Bunu da bölgesel düzeyde yıkım oluşturacak, mezhep kimliği üzerinden pazarlıyor. Suriye ve Irak’taki örgütler ile İran ve Kürt milliyetçiliği etkin bir şekilde bu amaçla seferber edilmiş durumda. Batı-İran anlaşmasının esasında bu büyük harita projesinin bulunduğuna inananlardanım.(…) Şahsen bu krizin büyüklüğü beni korkutuyor. Biraz dikkatli bakan herkesi, her ülkeyi, bu coğrafyadaki her etnik unsuru ve her mezhepten çevreyi korkutması gereken bir gelişme bu. Eğer gözlerimizdeki bu körlük devam ederse, birkaç yıl içinde bir Mekke Savaşı ile karşı karşıya geleceğiz, tankların Allah’ın evine dayandığını göreceğiz. (…) “İran’ın Haçlı Seferleri ve yeni Mekke Savaşı” gibi ifadeler kullanmam, bu yüzden hiç yadırganmasın. Mezhep görümünü altında müthiş bir milliyetçi dalga ile karşı karşıya bütün bölge. Coğrafyanın yeniden biçimlendirilmesine yönelik büyük projenin altında kendine yer bulan, bunu fırsata çeviren Tahran, kendi ihtiraslarına karşı büyük bir sınav vermek zorunda kalacaktır.Unutulmasın ki, İran’ın kendi içinde çok ciddi sorunları, zaaflarıvardır. Belki Türkiye’den daha fazla etnik kırılganlığa sahiptir. Bir gün, bölgeye yönelttiği tehditler, içeride kendi kırılganlığı üzerindetam tersi sonuçlar da doğurabilir. (…) Şii İran yerine Fars İran geldi, çılgınlık başladıAma İran’ın önündeki öncelikli hedef Basra Körfezi ve S. Arabistan’dır. Tahran, Mekke odaklı, S. Arabistan odaklı, Basra Körfezi odaklı bir çılgınlık içindedir. Bunu yaparken her ne kadar mezhep kimliğini kullansa da, aslında milliyetçi dalgayı seferber edecektir. Çünkü İran-Batı anlaşmasıyla Şii İran’ın yerini Fars İran almıştır.Bu yeni emperyal ihtirasın Basra Körfezi’nde girişeceği tehlikeli macera, bütün bölgeyi sarsacaktır. Bu imparatorluk hesabının yol açtığı dalgalar Türkiye sınırlarını bile yoklamaktadır. Çok geçmeden, tanklar Kabe’ye dayanmadan, Basra Körfezi’nde başlayan kriz Mekke Savaşı’na dönüşmeden bu ihtirasın dizginlenmesi lazımdır.

VE FİNAL 12 EKİM’DE İSRAİL İSTİHBARATI İLE BAĞLANTILI OLDUĞU İDDİA EDİLEN DEBKAFİLE SİTESİNDEN GELİR.

KRAL SELMAN İDDİALARIN ORTAYA ATILMASINDAN ANCAK 2 GÜN SONRA ORTAYA ÇIKABİLDİ.
Geçtiğimiz günlerde  istihbarat kaynaklarına yakınlığıyla tanınan DEBKAfile isimli haber sitesi, Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz’in zehirlenerek suikasta uğradığını iddia etti. Zehrin etkisiyle zihinsel işlevlerini yitirdiği belirtilen 76 yaşındaki Kral’ın, ülkenin başkenti Riyad’da yoğun bakımda tedavi altında olduğu ileri sürüldü.Ayakta duramadığı belirtilen haberlerden sonra Suudi Arabistan Kralı Selman, Riyad’daki Kasrul Emmare’de (Emirler Sarayı) emirleri ve ülkenin önce gelen din adamlarını ağırladı. Resepsiyona katılanlar arasında Haremeyn İmamı Abdurrahman Sudeys, Yemen operasyonlarında ön plana çıkan Savunma Bakanı Muhammed bin Selman da vardı. Sağlıklı olduğu görülen Kral, burada konuklarına çeşitli nasihatlerde bulundu. (…)

Özellikle İran medyasında da geniş yankı uyandıran ‘zehirlendi’ iddiasından sonra Suudi Arabistan Kralı’nın cevap olarak bu şekilde bir ‘ayaktayım’ mesaj verdiği yorumları yapıldı.Abdullah bin Abdülaziz vefat ettikten sonra ülkenin başına gelen Selman bin Abdülaziz’in sağlıklı olduğu görüldü.14 Ekim 2015
SUUDİ ARABİSTAN’DA İSLAM ALEMİNİN PROBLEMLERİ İLE DERTLENEN EN SON KİŞİ KRAL FAYSAL BİN ABDÜLAZİZ İDİ.
1964 – 1975 yılları arasında Suudi Arabistan’ı yöneten Kral Faysal Bin Abdülaziz es-Suud, ‘Kardeşlerim ! Neyi bekliyorsunuz? Uluslararası vicdan denen şeyi mi bekliyorsunuz? Hani neredeymiş o? ‘ dedi.50 yıl önce de İsrail’in zulmünden bahsediliyor.(…)İ Kral Faysal da, Kudüs’te yaptığı konuşmada İsrail’e karşı birlik çağrısı yapıyor ve  gözyaşlarına hakim olamıyor.
Kral Faysal şehit edildi
1964 yılında tahta geçen Faysal Bin Abdülaziz, Suudi Arabistan için önemli sayılabilecek yeniliklere imza attı. Diğer yandan da diğer İslam ülkelerine yakınlaşarak, İslam birliğini sağlamaya yönelik çalışmalarda bulundu.
Kral Faysal’ın İslam birliği çabalarından rahatsız olan batı dünyası, bu siyasetin başarılı olmaması için elinden geleni yaptı ve Faysal, içerden bir saray darbesi ile ortadan kaldırıldı. 25 mart 1975’te yeğeni tarafından sarayında şehit edildi. Bu suikastla, İslam birliği siyaseti de gündemden düşürülmüş oldu.

Kral Selman geçtiğimiz Şubat ayında tahta çıktı. Abisinin aksine Mısır’daki darbe yönetimine mesafesiyle dikkat çekti.
Önceki dönemin aksine Türkiye ve Katar ile dondurulan ilişkileri düzeltti. Kral’ın yeni dış politikasında Suudi sermayesinin rotası da Türkiye’ye çevrildi.
(…)Kral Selman, İhvan konusunda da devrim gibi kararlar aldı.İlk adım Yemen’de atıldı. Yemen’de Müslüman Kardeşler ekolünden gelen iktidara yönelik darbeye sessiz kalan Suudi yönetimi, Kral Selman’ın tahta çıkmasıyla yanı başındaki İran yapılanmasına sert tepki gösterdi.
SİSİ’YE MESAFEYİ KOYDU
Kral Selman’la birlikte Mısır’daki 3 Temmuz darbesine yönelik Suudi desteği kesildi. Sisi’ye mesafe konuldu. Bu Şubat ayından itibaren böyleydi.
Yeni gelişmelere gelince. Suudi Arabistan, Sisi’yle arasına mesafe koymakla birlikte, Mısır ihvanına yönelik politikasını da değiştirme kararı aldı.
Suudi Arabistan ile darbeci Sisi arasındaki tansiyonu doruğa çıkaran gelişme iseKahire’de yaşandı. Mısır’daki darbeciler Suudi Arabistan’ın hem Türkiye’ye hem de İhvan’a yakın olmasından ciddi derecede rahatsızlık duymaya başlayınca bu endişelerini dile getirdi.
SİSİ’DEN KRAL’A MESAJ
Sisi yönetimi, Suudi Arabistan’ın Kahire Büyükelçisi Ahmed El Kattan’a “Cumhurbaşkanımız, Türkiye ve Müslüman Kardeşler konusunda gerekli duruşunuzu ortaya koyun” mesajı iletti. Mısır gazetelerinde Sisi’nin bu mesajının Kral Selman’ı bir hayli öfkelendirdiği yazıldı.
Sisi, Suudi Arabistan’ın Türkiye ve İhvan ile ilişkilerini kesmesi için bir adım daha attı. Arap Birliği aracılığıyla halen Mısır’daki yönetimle arası iyi olan Birleşik Arap Emirliklerinden yardım istendi. Sisi yönetimi, B.A.E’ye “Suudi Arabistan’la ihvan siyasetini değiştirmeleri konusunda görüşün” talebini iletti.
GAZZE KONUSU
Sisi bu adımları atarken Suudi Arabistan, Mısır yönetimine bir sert tepki de Gazze konusunda verdi. Sisi’ye Gazze’ye yönelik Refah’taki ablukanın kaldırılması için baskı yapıldı. Kral Selman’ın Hamas lideri Halid Meşal’le gerçekleştirdiği görüşme sonrası Mısır’a yönelik Gazze baskısını daha da arttırdığı belirtildi.
Kral Selman’ın Sisi’ye yönelik sert adımları Mısır’da darbe yönetimine yakınlığıyla bilinen Şurug el Mısriyye gazetesinde de yer buldu. Gazete, Suudi Arabistan’ın Türkiye, İhvan, Hamas ve Suriye konularındaki hamlelerinden endişe duyduklarını yazdı.
Mısır’ın Suudi Arabistan’ın bu adımlarına karşılık İran ve Rusya ile yakınlaşma yoluna gittiği vurgulanıyor.
Özellikle İran’ın Kral Selman’a yönelik saldırgan tavrına ve Hac sırasındaki ölümlerle ilgili Tahran kaynaklı spekülasyonlara Mısır’dan destek geldiği biliniyor.
Diriliş Postası yazarı İsmail Yaşa da, Suudi Arabistan ile Mısır arasındaki gerginliğin sonucunda Suudi büyükelçisi Ahmet el Kattan’ın Kahire’yi terk ettiğini yazdı. Yaşa yazısında, Kral Selman’ın Sisi’ye olan desteği çektiğini bu durumun Mısır’daki darbeciler tarafından tepkiyle karşılandığını ve Mısır’ın Suudi Arabistan’ın aksine Suriye’de Esed rejimini savunmaya başladığını vurguladı.
21 EKİM 2015
İŞTE BU YENİ POLİTİKALAR, TÜRKİYE’YE YAKIN DURUŞU VE SURİYE KONUSUNDA ABD-RUSYA İTTİFAKININ TEKLİFLERİNE TÜRKİYE İLE BİRLİKTE DİRENMESİ SUUDİ KRALI HEDEF YAPTI. HANEDANDAN HALA TUHAF HABERLER GELMEYE DEVAM EDİYOR.

TÜRKİYE VE SUUDİ ARABİSTAN MUHTEMELEN AŞAĞIDA Kİ HARİTAYA DİRENİYORLAR. ÇOK UZUN YILLAR ÖNCE ABD TARAFINDAN ÇİZİLEN BU HARİTA DA PARÇALANMIŞ ORTADOĞU GÖZÜKÜYOR. AMA EN İLGİNÇ OLANI TÜRKİYE’DEN KOPARILMIŞ KÜRDİSTAN DEĞİL (ÇÜNKÜ BU HARİTALARA ALIŞTIK ARTIK) MEKKE VE MEDİNEYİ İÇİNE ALAN ISLAMIC SACRED STATE (KUTSAL ISLAM DEVLETİ) YA DA KISACA ‘ISS’. ARADA BİR ‘I’ HARFİ EKSİK KALMIŞ YILLAR ÖNCE ÇİZİLEN HARİTADA. BİZ TAMAMLAYALIM O ZAMAN.
‘ISIS’
ŞİMDİ SORMAK LAZIM. ISIS (IŞID/DAEŞ) SİZCE KİMİN ÜRÜNÜNE BENZİYOR?

SON OLARAK MAKALENİN BAŞLARINDA PAYLAŞTIĞIMIZ HABERİ TEKRAR EDELİM VE FOTOĞRAF TAMAMLANSIN.