Yemen’de Şii Husilere yönelik hava saldırılarını Suudi Arabistan ordusu, bu ülkeden fırlatılan bir Scud füzesini dün erken saatlerde havada vurdu.Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyondan yapılan açıklamada, “Kraliyet Suudi Hava Savunma Kuvvetleri Scud füzesini bir Patriot füzesi ile durdurdu” denildi.Füze Yemen’in kuzeyinde Husilerin kalesi Saada kentinin güneyinden fırlatıldı. Öte yandan koalisyon savaş uçakları da dün yerel saatle sabaha karşı 02.45’te füzenin fırlatıldığı rampayı imha etti.Husi yanlısı askeri güçlerin sözcüsü füzenin hedefinin Suudi Arabistan’ın güneybatısındaki Khamis Mushait şehrindeki Prens Halid hava üssü olduğunu söyledi.Öte yandan Husilerin Suudi Arabistan’ın Yemen sınırındaki Cazan bölgesine düzenlediği saldırının ardından çıkan çatışmada, 4 Suudi Arabistan askerinin yanı sıra onlarca Husi militanın hayatını kaybettiği bildirildi.
Şimdi Suudi Arabistan’a fırlatılan balistik füzeler haberi daha bir anlam kazanıyor. 1 Aralık tarihli‘Dünya İklim Zirvesi’… Yerseniz …’başlıklı analizimizin bir kısmını tekrar hatırlatalım.
‘Burada söz konusu olan, aslında petrolün, enerjinin kıtlığı değildir, kıtlık üzerine bir tartışma ve çatışma yok, Amerika Birleşik Devletleri’nin belki de en önemli sorunu bolluğu sınırlamaktır. Şu anda dünya üzerinde bir petrol sıkıntısı yoktur. Aksine yeni bir takım kaynakların devreye girişi, doğalgazm kullanılışının artması, Orta Asya doğalgazınm Batıya doğru gitmesi bir bolluk yaratacaktır. Bu bolluğun kontrol edilmesi gerekir. Bu bolluğun kontrol edilmesi kolaydır, mümkündür. Mesela bazı alanlar devreden çıkarılır. Amerika Birleşik Devletleri, kendi ülkesinde tarım ürünleri fazla olduğu zaman, çiftçiye şu kadar para al ekme diyor. Ama burada onu yapmaz. Ne yapar? Bu bölgede bir iç savaş çıkarır. Ve arada bir müdahale yapar. O alan kullanılamaz. Öylece bir planlama yapılabilir rahatlıkla.’
Suudi Arabistan’ın petrol üretim bölgesine İran yanlısı Yemen Husilerinin fırlattığı balistik füzeler daha bir anlam kazandı mı?
Hala cevabınız hayır ise birkaç haber daha ekleyelim:
Rusya’nın çatışmalardan beslenerek petrol fiyatını sürdürülebilir seviyelerde tutma arzusu zenginlik arayışına bir yanıtı olarak algılanabilir. Zira 2008 yılının dünya ekonomisi üzerindeki sarsıcı etkisinin devam ettiği yıllar boyunca petrol fiyatlarının hızla 100 dolar seviyelerini yakalaması ve hatta geçmesi, Rusya’nın sert gücünün ekonomik kazanıma dönüştürülebilmesinin önünü açmıştır.Rusya, 2008 yılında Gürcistan’a karşı kullandığı askeri gücün petrol fiyatlarını yukarıya çekebilecek bir etki yarattığını test etmişti.(…) Rusya ABD’nin kaya gazı üretimini artırması nedeni ile 2011 ikinci çeyreğinden itibaren petrol fiyatlarında düşüş trendinin başlamasına engel olamadı. AncakABD’nin İran’a nükleer faaliyet dışında kalan petrol ve yan ürün ticaretinin üzerindeki ambargo kararı, 2012 yılında Rus ekonomisinin en azından kısa bir süre için nefes almasına yardım etti. Tahran, ABD ve AB’nin İran petrolüne yaptırım uygulaması halinde dünyanın en büyük transit petrol hatlarından biri olan Hürmüz Boğazı’nı kapatmakla tehdit etmiş, kısa süre içinde ham petrol fiyatı 100 dolar seviyelerinden 125 dolara yükselmişti.(…) Putin’in aşırı askeri harcamaları ve popülist politikaları, 2000-2011 yılları arasında Maliye Bakanı olarak görev yapan Alexei Kudrin tarafından da eleştirilmiş, Rus ekonomik istikrarı için petrol fiyatlarının her sene 20 ila 30 dolar arasında artmasına ihtiyaç olduğu belirtilmişti. Oysa her yıl 2,5 milyon varil ham petrol ihracatçısı konumunda olan İran ile ABD arasında başlayan nükleer müzakerelerin sonuca oluşma ihtimali, petrol fiyatlarının daha da düşme eğilimine girme potansiyelini artırdı. Bu dönemde eş zamanlı olarak ortaya çıkan Ukrayna Turuncu Devrimi, Rusya için yeni bir çatışma alanına dönüşecekti.Ancak 2008 yılında Gürcistan’da olanlara benzer biçimde Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı askeri müdahale orta ve uzun vadede petrol fiyatlarında bir artış yaratmadığı gibi, büyüyen askeri harcamaların olumsuz etkisi, Rus ekonomisini durgunluğa girme riski ile karşı karşıya bıraktı.2014’ün son çeyreğinde 80 dolar seviyelerine kadar düşen ham petrol fiyatı, Batılı devletlerin Ukrayna nedeni ile ABD liderliğinde aldığı ekonomik yaptırım kararlarına bağlı olarak 2015’in Ocak ayında 45 dolara kadar geriledi.
Rusya’nın diğer petrol ihracatçısı ülkelere göre direnç eşiği çok düşük. Zira Rusya petrol çıkarma maliyetleri açısından dünyadaki emsallerine göre çok daha zor durumda.Eskimiş Sovyet teknolojisi ve petrol endüstrisinin ihtiyaç duyduğu mallar üzerindeki yaptırım kararları, Rusya’yı her bir varil için 18-20 dolarlık bir maliyete mecbur bırakıyor. Suudi Arabistan’da ise yüzeye yakın rezervlerin avantajıyla petrol çıkarma maliyetleri 6 dolar civarında.Bu ise Rus ekonomisi üzerindeki baskıyı daha da derinleştiriyor. (…) Ne var ki, Rusya’nın cüretkârca kullandığı petro-dolar kartını ABD, Kırım’ın ilhakından sonra adeta bir petro-bumeranga dönüştürdü.ABD ve Suudi Arabistan’ın uyguladığı ters yönlü petro-dolar savaşında amaç, Rusya ve İran’ı düşük petrol fiyatları ile etkisiz hale getirerek, Suriye, Ukrayna ve Kırım meselesinde ellerini zayıflatmak.Zira ABD Başkanı Obama, ABD’nin taraf olduğu küresel sorunlarda Cumhuriyetçi geleneğin tersine, olabildiğince Amerikan askerlerinin hayatını riske atmadan yüksek askeri teknolojiden, istihbarattan ve çokça finansal ve ekonomik zorlayıcı güç enstrümanlarından yararlanmayı tercih ediyor.Rusya ve İran’ın ABD politika ve çıkarları ile ters düşmeyecek kıvama getirilmesinde ise petro-dolar kartını kullanıyor. Rusya kısa vadeli ve spekülatif hareketlerle petrol fiyatlarını artıracağını düşünürken, ABD 4 seneye yayılan uzun soluklu enerji stratejisi ile Rusya’yı ve İran’ı köşeye sıkıştırdı.Sadece 4 sene önce, dünya petrol üretiminde 3. sırada olan ABD, petrol arzına müdahil olabilmek için önce kendisini ithal enerjiden bağımsızlaştırması gerektiğini biliyordu. Uzun zamandır bilinen kaya gazı teknolojilerinin geliştirilmesine büyük fonlar ayrıldı. Kısa sürede Amerikan enerji tüketimindeki dışa bağımlılık azaltıldı. ABD 5 yıl gibi kısa bir zamanda dünyanın en büyük petrol üreticisi konumuna yükseldi.
Rusya bir süredir Petro/dolar sisteminden Dolar’ı çıkarmaya çalışıyordu.
Rusya ve Çin hükümetlerinin planları çok önemli olarak nitelendirilebilir. Gerçekte Doların dünya ekonomisinde üç görevi var. Dolar bir hesap birimidir. Pekçok fiyatlar, bu arada doğalgaz,petrol ve diğer ham maddelerin fiyatları dolar cinsinde belirleniyor. Bundan başka dolar, uluslararası ödeşmelerde kullanılan para birimi ve rezerv para birimidir. Rusya ve Çin hükümetleri ilgili sözleşmeyi imzalamakla bazı ikili ödeşmelerde, bu arada doğalgaz ve petrol ile ilgili ödeşmelerde Doları hesap birimi olarak kullanmaktan vaz geçmek istiyorlar. Her halde bu istek hayata geçirilecek. Bu bağlamda Rublenin Çin’de, Yuan’in da Rusya’da kabul edilmesi gerekecek. Ruble Çin’de artık hesap birimi olarak kabul edildi. Yuan da ilk kez Moskova borsasında işlem gördüğü geçen yılın sonlarında Çin parası Rusya’da kabul edildi.(…)Şimdiki durumdan yarar elde eden ABD her şeyin olduğu gibi kalması için her şeyi yapacak veya hiç olmazsa değişiklikler sürecini yavaşlatmaya çalışacak.http://tr.sputniknews.com/
Rusya ve Çin, Petrol/Dolar denkleminden Dolar’ı çıkartmaya çalışırken ABD bir anda Rusya’nın ekonomik kazanım denkleminden petrolü çıkartıverdi gibi gözüküyor.
Brent ve ABD petrolü, şu anki düşüş trendinin başladığı 2014 ortasından bu yana üçte iki oranında değer yitirdi.
Burada en ilginç olan ise Rusya ve ABD’nin Petro/Dolar savaşı verdiği bir ortamda hem petrolün düşüşünden hem de Dolar’ın zayıflamasından kar sağlayanın Çin olması. Çin küçük ve kararlı adımlarla Yuan’ı uzun vadede rezerv para birimi yaparak Dolar’ın yerini alma konusunda hızla ilerliyor. Ve bu savaşta tam bir kazan/kazan durumu yaşıyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Çin’in para birimi yuan ya da RMB’nin, Özel Çekim Hakkı’nın (SDR) hesaplanmasında kullanılan sepete alınmasına karar verdi.
IMF Başkanı Christine Lagarde bugün ABD’nin başkenti Washington’da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Çin parası yuanin SDR sepetine eklenmesi kararının, Çin ekonomisinin küresel finansal sisteme entegrasyonu için bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Lagarde, bu kararın ayrıca geçmişte Çin’in parasal ve finansal sisteminde yapmış olduğu ilerlemenin tanınması olduğunu da kaydetti. IMF İcra Direktörleri Kurulu’nun dün aldığı kararla, yuan, 1 Ekim 2016 tarihinden itibaren dolar, avro, yen ve sterlinin yanında 1969 yılında yürürlüğe giren SDR sepetinin beşinci para birimi oldu.2 Aralık 2015
Aynı zamanda Çin büyük bir hızla fiziki altın alımları yaparak elindeki Dolarlardan kurtuluyor ve aldığı altınları Hong Kong havaalanı altına yaptığı depolara koyuyor.
Çin’e giren altının bir daha ülke dışına çıkmadığı ve Çin’in altın rezervleri ve alımları hakkında sürekli eksik bilgi verdiği biliniyor. Bir manada fiziki altının son durağı her zaman Çin oluyor. Çin’in bir süre sonra Yuan’ı altın rezervlerine endeksleyeceği, altın borsasını da Londra’nın elinden kaparak Şangay’ı dünya altın borsasının yeni merkezi yapacağı uzun zamandır dünya ekonomi çevrelerinde konuşulan bir konu. Dolayısı ile önümüzdeki yıllar bu konularda büyük savaşlara gebe demek kehanet olmayacaktır.
Suudi Arabistan’a Yemen’den atılan bir füzenin bizi Hong Kong havalimanının altındaki depoya kadar nasıl bir seyahate çıkardığını görüyorsunuz …