Suriye’nin Kuzeyinde kurulmaya çalışılan PKK/PYD devleti için İsrail’in Filistin topraklarında uyguladığı stratejinin bir benzeri uygulanıyor. Hem Türkiye ile Arap dünyasının karasal bağını koparacak, hem de sözde devletin denize ulaşması için çalışılıyor.
TÜRKİYE’YE KARŞI KİRLİ İTTİFAK
Suriye’nin, Nusayri, Arap, Kürt ve DAEŞ devletçikleri olmak üzere üçe veya dörde bölünmesi için ABD, Rusya ve İran kirli bir ittifak kurmuş durumda. Türkiye’nin Müslüman Arap dünyası ile karasal bağını koparacak olan bu planla hem Suriye’nin parçalanması sağlanacak, hem de Türkiye’nin önü kesilmiş olacak. PKK, DAEŞ, İran, Rusya ve ABD bu plan için can atıyor.
ADIM ADIM BÜYÜTÜLÜYOR
İngilizlerin 1916’dek Filistin’i işgalinde birkaç kasabaya sahip olan Yahudiler, 1946’da, 1947, 1948, 1967, 2012 ve sonrasındaki işgalleri ile Filistin’in yüzde 95’ini ele geçirdi. ABD, Rusya, İran ve DAEŞ ise Suriye’nin kuzeyinde İsrail stratejisini uyguluyor. 2011’de Kamışlı çevresinde küçük bir bölgeyi kontrol eden PYD/YPG’ye 2013’de Afrin’i ve Kobani’yi hediye ettiler. 2014-2015’te ise Tel Abyad, Ayn İsa, Haseke, Dary Zor’u dâhil ettiler.
DİCLE’DEN AKDENİZ’E KORİDOR
Dicle’den başlayıp Fırat havzasına kadar ulaştırılan PYD/YPG, Halep ve Türkmen Dağı’nın düşmesi halinde Hatay’a kadar ulaşarak koridoru tamamlamış olacak. Deniz ulaşmadaki Hatay engeli ise İdlip ve Tataika ile tamamlanmak isteniyor. Washington Suriye’deki M4 karayolunun üstünü PKK’ya altını ise DAEŞ vadettiği, bu sayede de DAEŞ’le savaşarak geri alınıyormuş gibi yapıldığı biliniyor. Bu kapsamda PKK’ya bırakılmak istenen Arap ve Türkmen toprakları, kirli ittifak güçlerince hava ve kara operasyonları ile insansızlaştırılıyor. Ele geçirilen bölgelerde tapu ve nüfus kayıtları imha ediliyor.
Suriye’nin Kuzeyinde kurulmaya çalışılan ‘PKK/PYD devleti’ için İsrail’in Filistin topraklarında uyguladığı stratejinin bir benzeri uygulanıyor. Kirli ittifak güçleri, hem Türkiye ile Arap dünyasının karasal bağını koparılmak, hem de sözde devletin denize ulaşması için çalışılıyor.
SURİYE NE DAEŞ NE DE PYD VARDI
2012 yılında bölgede DAEŞ ve PDY’nin olmadığı bölgede Suriye toprakları Esad ile muhalifler arasında topraklar bölüşülmüştü. Muhalifler Hama, Humus ve Deyr ez Zor’da hâkim konumdaydı. Tablo bu haldeyken yapılan 1. Cenevre zirvesi başarısızlıkla sonuçlandı. Görüşmede ne Esad ne de muhalefet vardı. 1. Cenevre zirvesi yapıldığında Suriye henüz kan deryasına tam olarak da dönmemişti. Ölü sayısı 10 bin sığınmacı sayısı ise sadece 112 bindi.
HER CENEVRE TOPLANTISI DAHA FAZLA KAN DEMEK
İkinci Cenevre zirvesi 16 Şubat 2014 yılında yapıldığında Suriye toprakalrının önemli bir bölümü batının maşası PKK’nın suç ortağı terör örgütü DAEŞ’in eline geçmişti. Kamışlı’nın yanı sıra Afrin, Kobani ve Haseke’y PKK’nın Suriye kolu PYG yerleştirilmişti. Artık Suriye haritası bambaşka bir hal almış, ortaya DAEŞ/ISIS ve PYD diye iki ayrı aktör çıkmıştı. Yine beklenen olmuş, İkinci Cenevre Zirvesi de birincisi gibi BM özel temsilcisinin ‘başarısız olduk özür dileriz’ istifası ile noktalanmıştı. Zirveye İran davet edilmezken Türkiye ile birlikte 40 ülke katılmış, ancak bu kez masada hem Esad rejimi, hem de muhalifler yer almıştı. PYD ise çağrılmamıştı. İkinci Cenevre zirvesi sırasında Suriye tam bir kan deryasına dönmüştü. Ölü sayısı 135 bine çıkarken 3 milyon Suriyeli de mülteci konumuna düşmüştü.
EN KAZANÇLI PYD, TEMSİLCİSİ RUSYA VE ABD
Bu kez de Ocak 2016’da 3. Cenevre Zirvesi yapıldı. Suriye haritasına bir kez daha baktığımızda 2. Cenevre zirvesinden bu yana en fazla kazancı PYD’nin sağladığı görülüyor. 2. Cenevre görüşmelerindeki toprağını iki katına çıkarmış durumda. Bu tabloya dayanarak da Cenevre görüşmesinde masada sandalye istedi. Sandalye alamadı ama devlet olma yolunda hızla ilerliyor. Çünkü Cenevre’de onu hem ABD, hem de Rusya temsil ediyor.
SURİYE’NİN SON DURUMU
İngilizlerin Filistin’i işgalinde birkaç kasaya sahip olan Yahudiler 1946’da, 1947, 1948, 1956, 2012 ve sonrasındaki işgalleri ile Filistin’in yüzde 95’ini ele geçirdi. ABD, Rusya, İran ve DAEŞ ise Suriye’nin kuzeyinde İsrail stratejisini uyguluyor. 2011’de Kamışlı çevresinde küçük bir bölgeyi kontrol eden PYD/YPG’ye 2013’de Afrin’i ve Kobani’yi hediye ettiler. 2014-2015’te ise Tel Abyad, Ayn İsa, Haseke, Dary Zor’u dâhil ettiler.
Dicle’den başlayıp Fırat havyasına kadar ulaştırılan PYD/YPD, Halep ve Türkmen Dağı’nın düşmesi ile Hatay’a kadar ulaşarak koridoru tamamlamış olacak. Deniz ulaşmadaki Hatay engeli ise İdlip ve Tataika ile tamamlanmak isteniyor. Washington Suriye’deki M4 karayolunun üstünü PKK’ya altını ise DAEŞ vadettiği, bu sayede de DAEŞ’le savaşarak geri alınıyormuş gibi yapıldığı biliniyor. Bu kapsamda PKK’ya bırakılmak istenen Arap ve Türkmen toprakları, kirli ittifak güçlerince hava ve kara operasyonları ile insansızlaştırılıyor. Ele geçirilen bölgelerde tapu ve nüfus kayıtları imha ediliyor.