Perşembe günü Fransa’da yapılan törenlerle Mısır, Fransız yapımı Mistral helikopter gemilerinden birini devraldı. Hani gözümüz yok yanlış anlaşılmasın ama Fransa ile bu kadar aşk birilerinde kıkançlık yaratır.
Bu vesileyle eski analizimizi tekrar hatırlatıp bundan sonra Mısır’dan gelecek haberlere dikkat diyoruz…
OLAY 1: Rus uçağı Mısır’da düştü:
Peki bu gemilere ne oldu. İşte işin püf noktası burası. Rusya’nın rızasının alınmasından sonra Mısır ile anlaşma yapılarak bu iki gemi Mısır’a satıldı. Bu satışın ardından ise Rus havayollarının Kahire — Moskova seferini yapan uçağı Mısır’dan kalktıktan kısa bir süre sonra Sina yarımadası üzerinde iken 2015 yılının Ekim ayında düşmüştü. (Rusya — Fransa — Mısır üçgeni)
Rusya ve Fransa uzun bir süredir birbirlerine paralel politikalar izliyorlardı. Bu durum Paris saldırılarından sonra daha da artmıştı.
Peki olayın daha ilk anlarında Şarm El Şeyh uçuşlarını durduran ülke hangisi idi. İngiltere… Hem de İngiltere başbakanı Sisi ile yapacağı yüz yüze görüşmelerin hemen öncesinde uçuşları askıya almış, kendi vatandaşlarını havalimanlarında mahsur bırakarak turizm gelirine mahkum Mısır’ı çok zor durumda bırakan bir fotoğraf oluşturmuştu.
Askeri anlaşmaları ve uçak kazalarını takibe devam edelim.
OLAY 2: Mısır uçağı Kıbrıs Rum kesimine kaçırıldı.
5 Kasım 2015 tarihinde Rus haber ajansı Sputnik şöyle bir haber geçiyordu;
“Doğu Akdeniz’de kendi Münhasır ekonomik Bölgesi’ni ilan eden; İsrail, Mısır ve Yunanistan ile enerji konusunda işbirliği yolunu seçen Güney Kıbrıs modern bir donanmaya sahip olmak için düğmeye basıyor. (…) Kıbrıs Rum Yönetimi’nin modern bir donanma yaratma planını Fransa Yunanistan da yakından takip ediyor. İki ülke, Güney Kıbrıs’a savaş gemisi temini için ‘Hazırız’ mesajı veriyorlar.” Alınacak araçların insansız uçaklardan açık deniz gemilerine kadar çok büyük bir paketi içerdiğini belirtelim.
Peki bir süre önce Mısır Havayolları uçağını kaçıran hava korsanı uçağı nereye indirtmişti. Kıbrıs Rum kesimine. Batık ekonomisi ile Kıbrıs Rum kesiminin turizm gelirlerine olan ihtiyacından bahsetmeye gerek yoktur herhalde. (Yunanistan/Güney Kıbrıs – Fransa — Mısır – İsrail)
OLAY 3: Mısır uçağı Fransa’dan kalkıp Akdeniz’de düştü.
a)Mısır ve Fransa, Mart ayında ‘Ramses 2016’ ortak askeri tatbikatını başlattı. Mısır ordusundan yapılan yazılı açıklamada, Mısır’ın ev sahipliğini yaptığı ‘Ramses 2016’ tatbikatının iki ülkenin deniz ve hava kuvvetlerinin katılımıyla başladığı, Akdeniz kıyısındaki İskenderiye kenti açıkları ve Mısır hava sahasında gerçekleştirilen söz konusu tatbikatın bir kaç gün süreceği bildirildi. Açıklamada, tatbikatın iki dost ülkenin silahlı kuvvetleri arasındaki ortak plan çerçevesinde gerçekleştiği vurgulanarak, Mısır ile Fransa’nın bölgesel ve uluslararası birçok konuda mutabık olduğu, Ortadoğu’nun güvenlik ve istikrarı için ortak çaba sarf ettiği belirtildi. Mısır’ın Fransa’dan geçen yıl satın aldığı çok amaçlı fırkateyn (FREMM), Fransa’ya ait Charles De Gaulle uçak gemisi ile iki ülke donanmalarına ait gemilerin yanı sıra Rafael, F 16 ve Alpha Jet uçaklarının da tatbikata katıldığı kaydedildi.
b)Şimdi bu kadar olayın üzerine cuntacısı Sisi’nin Mısır adalarını Suudi Arabistan’a satmasını ekleyelim;
Suudi Arabistan Kral Selman’ın dün tamamlanan beş günlük Mısır gezisi iki ülke arasında önemli bir yakınlaşmaya sahne oldu. Kral Selman’ın geçtiğimiz cuma Kızıldeniz üzerinden iki ülkeyi birbirine bağlayacak köprü projesini duyurmasını, Mısır’ın Kızıldeniz’de Akabe Körfezi’nin ağzındaki Sanafir ve Tiran adalarını Suudi Arabistan’a teslim edeceğini açıklaması izledi. (Nisan 2016)
Ve 19 Mayıs günü Fransa’dan kalkan Mısır havayolları uçağı Akdeniz’e düştü;
Toparlayalım;
Rus yolcu uçağı Mısır’da düşürüldü.
Mısır uçağı kaçırılıp Kıbrıs Rum kesimine kaçırıldı.
Mısır uçağı Fransa’dan Kahire’ye giderken Akdeniz’e düştü.
Görüldüğü üzere bu olayların hepsinde ortak payda Mısır devletidir.
Bütün bunlara Türkiye’nin de Mısır’ın Fransız Mistral havuzlu çıkarma gemilerinin benzeri İspanyol versiyonunu yapmaya başladığını hatırlayalım;
Bir de Ege ve Akdeniz’de boğulan mültecilerin dramını da ekleyip üzerine bir başka Akdeniz ülkesi olan ve mülteci potansiyeli ile AB’nin varoluşunu tehdit eden Libya’ya her an girebiliriz diyen ABD’yi ekleyelim.
İtalya’nın da daha önce Libya’ya asker göndermeyi düşündüğünü açıkladığını da hatırlayalım…
Ortaya ne kadar tuhaf bir resim çıkıyor değil mi?
Şimdi bir Akdeniz düşünün; Fransız malı helikopterli çıkarma gemileri olan bir Mısır, AB ve ABD’nin kim önce işgal edecek yarışı yaptığı bir Libya, bölgede dolanan ABD ve Rus donanması, güçlü bir donanma kurmaya çalışan Kıbrıs Rum kesimi, parasını Suudi Arabistan’ın ödeyeceği 3 milyar dolarlık Fransız silahı alacak bir Lübnan (her ne kadar Suudi Arabistan Lübnan hükümetinin Hizbullah’a yakın durması nedeniyle bu silah ticaretini iptal etse de bir göstergedir), içten içe yanarak yönünü bulmaya çalışan bir İsrail, İsrail’in Güney çıkış noktasında Mısır’ın iki adasını satın alan Suudi Arabistan (İsrail’in Akdeniz limanlarından güneyde Akabe körfezine bir kanal/hat oluşturarak Çin’e petrol/doğalgaz tanker hattı oluşturma olasılığına karşı), kendi havuzlu çıkarma ve uçak gemisini inşa eden Türkiye ve uzun süre sessiz kaldıktan sonra son birkaç haftadır delirmişçesine etrafa tehditler yağdıran, 3. Dünya savaşından bahseden bir İngiltere.
Bu resim bizi nereye götürür? Bölgede bu kadar havuzlu çıkarma gemisi nereye çıkartma yapacak? Dünyanın en güzel sahillerine ev sahipliği yapan Akdeniz nasıl oldu da dünyanın en lanetli denizlerinden biri haline gelerek adeta uçak yutan bir Bermuda şeytan üçgenine dönüşüverdi?
Alman turistleri İstanbul’da havaya uçurarak, Rus turistlerin Antalya’ya gelmesini engelleyerek Türkiye’yi terbiye etmeye çalışanlar benzer bir metodu Mısır üzerinde de kullanıyorlar. Türkiye’de halkına dayanan güçlü bir hükümet varken Mısır’da gücünü darbeden alan zavallı bir darbeci memleketi yönetiyor. Hem de Batıya yaranabilmek için Türkiye ile Akdeniz’de koordinasyon içinde hareket eden seçilmiş Mursi hükümetini devirerek başa gelmiş bir darbeci. Bu yüzden THY uçaklarına ancak bomba ihbarı yaparak zarar vermeye çalışanlar Mısır uçaklarını büyük bir rahatlıkla düşürebilmektedirler. Çünkü düşürülecek bir THY uçağının faturasının Türk devleti tarafından bu işi yaptırana en ağır şekilde rücu ettirileceğini çok iyi bilirler.
2012 yılı Haziran ayında Akdeniz’de uçarken Suriye tarafından ihtar yapılmadan atılan füze ile düşürülen F-4 Fantom uçağımıza karşı daha sonra kaç tane Suriye helikopterinin Türkiye tarafından düşürüldüğünü, uçağımızı düşürme emrini verenlerin Şam’ın göbeğinde en korunaklı oldukları yerde nasıl havaya uçurulduğunu ve Suriye’nin hamisi ve belki de füzeyi gerçekte Suriye topraklarından ateşleyen Rusya’nın Su-24 savaş uçağının nasıl düşürüldüğü anlayanlar için büyük bir derstir.
İşte gücünü halkından alan devletle, darbeden, Batılılardan ve bazı Arap şeyhlerinden alan iki ülke arasındaki fark budur.
Görünen o ki, Akdeniz’de Türkiye’den sonra ikinci büyük güç olan Mısır’ın gücünü halkından almayan hükümetinin zayıf ruhunu ele geçirmek için savaş şiddetli bir şekilde devam edecektir.