Amerika 45’inci Başkanı’nı seçerken arka planda FBI-CIA ve Pentagon arasında, Rus Gizli Servisi FSB’nin de dahil olduğu istihbarat savaşlarının yaşandığına yönelik önemli iddialar ve gelişmeler yaşandı. Öncelikle seçimlere çok kısa bir süre kalmasına rağmen FBI’ın”elektronik posta” soruşturmasını kamuoyuna açıklaması Clinton kampanya ekibi tarafından manidar bulunmuş ve yasalara aykırı olduğu iddia edilmişti. FBI’ın seçime 24 saat kala 650 bin mesajda suç unsuru bulunamadığı açıklaması ise Trump tarafından bu kadar kısa bir sürede incelemenin yapılmasının imkansız olduğu savıyla eleştirilmişti. Diğer taraftan ön seçimler sürecinde televizyon tartışmalarındaki soruların başkanlık seçimine bir hafta kala CNN siyaset analisti Donna Brazile tarafından Clinton’a önceden bildirildiğini kanıtlayan elektronik yazışmaların Wikileaks tarafından yayınlanması Hillary Clinton’u zor durumda bırakmış, Trump ile arasındaki 12 puanlık farkın kısa sürede erimesinin önemli nedenlerinden biri olmuştu. ABD İstihbaratının, Clinton’un seçilme şansını azaltan e-postaların, Rusya tarafından ele geçirilip Wikileaks’e iletilmiş olabileceği varsayımı ile olayı soruşturduğu belirtiliyor. Bu iddianın uluslararası kamuoyuna özellikle sızdırılan manipülatif bir habere işaret etme ihtimali yüksek görünüyor. Zira Trump da CNN’de Clinton’la karşı karşıya geldiği programlarda soruların Clinton’a verildiğini iddia etmiş ancak bir delil sunamamıştı. Anlaşılan Cumhuriyetçi Trump’un, Putin’i överek, Obama’nın Moskova politikasını eleştirmesi, Rusya ile ilişkilerini daha iyi bir seviyeye taşıyacağına ilişkin dış politika stratejilerinde yapması muhtemel önemli değişiklikler, hem Trump’un hem de ABD derin devletinin başını ağrıtmaya aday önemli bir problem olarak ortada duruyor.
ABD Başkanlık seçimlerinde büyük bir sürpriz yaparak ipi göğüsleyen Donald Trump ve geçiş kadrosunun, seçim sürecinde ve başkan seçildikten sonra yaptığı açıklamalar, Amerika ve AB ülkeleri başta olmak üzere bir çok ülkede şok etkisi yaratarak, Pensilvanya dahil derin elit kitleyi aşırı rahatsız etmişti. Bu yazının kaleme alındığı saatlerde, ABD’de Donald Trump’ın Başkan seçilmesi nedeniyle Oregon eyaleti, Portland kentinde düzenlenen protesto gösterilerinde bir kişinin ateşli silahla öldürüldüğü haberi internete düşmüştü. ABD’de birçok eyalet ve kentler protesto gösterileriyle sarsılıyor. “Trump’a hayır, Bizim başkanımız değil” sloganı ile sokakları dolduran onbinlerce kişi, Trump’ı protesto ediyor. Göstericiler, Trump’ın seçim kampanyası sırasında göçmenler, Müslümanlar ve diğer gruplar hakkında kullandığı tartışmalı söylemi kınıyorlar. Aynı gün, seçim kampanyası döneminde Birleşmiş Milletler’i zayıf ve beceriksiz olarak niteleyerek, “BM ne demokrasi ve özgürlüğün ne de ABD’nin dostu” açıklaması nedeniyle Donald Trump’un BM içinde endişe yarattığı açıklaması gelmişti. Bazı Amerikan gazeteleri ise Trump’un göreve başlatılmayacağı veya göreve başladıktan sonra bazı suçları nedeniyle görevden alınabileceği iddialarını gazete manşetlerine taşımışlardı. Trump’la ilgili olarak en dikkat çekici açıklama Pentagon Sözcüsü’nden geldi. Cook ABD’nin, Başkanlık seçimini kazanan Trump’un açıklamalarını dikkate almadan Avrupa’daki NATO birliklerini planladığı şekilde güçlendirmeye devam edeceğini açıklayarak, “Aynı anda yalnızca bir başkomutanımız vardır. Sıradaki yöneticiler politika tercihlerini göreve başladıklarında söyleyecek ”demişti. Trump’la ilgili olarak gerek Pentagon’dan yapılan sert açıklama gerekse görevden alınacağına yönelik diğer açıklamalar Trump ve geçiş kadrosuna yönelik bir ikazdan öteye geçme şansına sahip değil. Çünkü Trump son seçimlerde Kongre’yi oluşturan Temsilciler Meclisi ve Senato’da çoğunluğu sağlamayı başarmıştı. Bu nedenle Başkan’ı görevden alma gerekli şartlar oluştuğunda Kongre kararı ile sağlandığından şimdilik böyle bir olasılık mümkün görülmüyor.
Aslında Trump seçim kampanyasında ”Müslümanları Amerika’ya alamayacağı ”açıklamasıyla Türkiye dahil, Müslüman ülkelerin tepkisini üzerinde toplamıştı. Ancak FETÖ’nün 15 Temmuz Kalkışması nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı öven, yaşananları tersine çevirebilen bir lider olarak takdir ettiğine yönelik açıklamaları Türkiye ABD açısından olumlu gelişmelerin habercisi olabilir. Clinton’un Obama’nın 8 yıldan bu yana Türkiye ve Ortadoğu’da yürüttüğü dış politikayı aynen yürüteceğini seçim öncesinde açıklamasına karşı Trump’un IŞİD’i Obama’nın yaratarak Ortadoğu’da mezhep çatışması planlandığına yönelik suçlaması önemli bir gelişmedir. Bu şok tespitin arkasında Donald Trump’un Güvenlik ve İstihbarat Başdanışmanı emekli Korgeneral Michael Flynn’ın ve yüzlerce emekli üst düzey askerin çalışmaları yatmaktadır. Diğer yandan Flynn’ın FETÖ ile ilgili yazdığı makale terörist başı Gülen ve militanlarını ciddi anlamda sarsmış avukat kisvesiyle yapılan açılamalarda ABD derin devletinden yardım istenmiştir. FETÖ’nün Clinton vakfına yaptığı 2 milyon dolar yardım konusunda Trump’un görevi devir alır almaz kara para aklaması konusunda FETÖ’nün zaten yürütülen soruşturmasının genişletileceği korkusu ile FETÖ’cülerin başka bir ülkeye kaçma çalışmalarına hız verdiği bilinmektedir.
Trump Ocak 2017 sonunda 45’inci ABD Başkanı olarak seçim vaatlerinin ne kadarını hayata geçirecek bilinmez. Ancak, Cumhuriyetçi deve dişi gibi diğer adayları ekarte edip ABD derin devletinin bir numaralı adayı Clinton’u seçim sandığına gömen 45.ABD Başkanı Trump’un ve yakın çalışma arkadaşlarının, FETÖ, DEAŞ, Güvenlik Koridoru ve en önemlisi de 15 Temmuz Kalkışması’nda Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği açık destek ve Türkiye’nin tezlerini desteklemelerini önemlidir diye düşünüyorum. Özellikle, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbesi ve kalkışmasının arkasındaki küresel gücün NATO ve ABD olması bu desteğe ayrı bir anlam katmıyor mu?