Kuruluşu 2015 yılının aralık ayında açıklanan İslam Ordusu’nun karargahı Cidde’de.
İslam Ordusu kuruluşunun ilanından iki ay sonra Şubat sonu Mart başı 20 gün süren 200 bin askerin katıldığı bir tatbikat yapmıştı.
O tarihten sonra adı pek duyulmamıştı. Bu sessizlik İslam Ordusu’na büyük önem atfeden çevreler tarafından sorgulanmış “nerede bu İslam Ordusu” sesleri yükselmişti.
İslam Ordusu hiçbir zaman faaliyetine ara vermedi. İç hazırlığını yaptı. 41 ülkenin katıldığı çok uluslu gücün yeknesak bir bütünlüğe ve disipline kavuşması için gerekli tedbirler alındı.
Her kademede düzenlemeler tamamlandıktan sonra 2017 yılının ilk haftasında ilk açıklama Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammed Asif’ten geldi.
Muhammed Asif, İslam Ordusu İttifakı Askeri Birliği’nin başına Pakistan eski Genelkurmay Başkanı Raheel Şerif’in getirildiğini duyurdu.
13 Ocak Cuma günü İslam ülkelerinin Genelkurmay Başkanları Cidde’de General Raheel Şerif için bir araya geldiler.
Yapılan törenle Raheel Şerif İslam Ordusu’nun Genelkurmay Başkanı koltuğuna oturdu ve görevine başladı.
O toplantıya katılan Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, ertesi gün 14 ülkenin hazır bulunduğu “DEAŞ ile Mücadele İttifakı Toplantısı’na katıldı. Toplantı Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapıldı ve ABD’li CENTCOM Komutanı Joseph Votel da oradaydı.
HAYDAR el İBADİ’DEN GELEN ÇAĞRI
Açıklama, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ın “NATO Genelkurmay Başkanları Toplantısı”na katıldığı gün geldi.
Hulusi Akar NATO toplantısında DEAŞ konusunda sessiz kalıp seyirci durumuna geçen NATO komutanlarına adeta “fırça” çekerken Irak Başbakanı Haydar el İbadi, Bağdat’ta bir basın toplantısı düzenledi. Musul’un doğusunun DEAŞ’tan geri alınmak üzere olduğunu söyledi ve şu önemli açıklamayı yaptı:
“Eskiden ordu bazı kentlerdeki vatandaşlarımız tarafından kabul görmüyordu. Şimdi bu Ordu ulusal bir Ordu’ya dönüştü ve tüm Iraklılar tarafından kabul görmeye başladı.”
Bu açıklama mezhep savaşı çıkartmaya çalışanlara verilen esaslı bir cevaptı.
Asıl vurucu açıklama bundan sonra geldi. İbadi, Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan İslam Ülkeleri Koalisyonuna seslendi:
“İslam Ülkeleri Koalisyonuna, Irak’ta DEAŞ’tan zarar gören bölgelerin altyapı imarı konusunda yardım yapması çağrısı yapıyorum. Bunu memnuniyetle karşılarız. Bu da söz konusu ülkelerle ilişkileri güçlendirir.”
Bu açıklama, işin diplomatik tarafını bir kenara bırakırsak Bağdat Yönetiminin İslam Ordusu’nu Irak’a davetidir.
Haydar el İbadi’nin açıklaması tarihidir ve yeni bir dönemin başlangıcıdır.
ABD’YE KARŞI ÇIKAN İRAN
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan sonra Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da ABD’yi Astana’da kurulan masaya davet etti.
Masayı kuran üçlüden İran ise ABD’yi o masada istemediğini ilan etti.
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif “ABD’nin varlığına karşıyız. ABD’yi davet etmedik ve orada bulunmalarını da istemiyoruz” dedi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de “Türkiye, İran, Rusya’nın birlikte Halep ve Suriye’de ateşkes sağlayabilmesi, bu üç ülkenin etkin güç olduğu ve bu işi birlikte çözebileceğinin göstergesi” açıklamasını yaptı.
Yani “ABD’nin o masada ne işi var” diye sordu.
Dünyada roller hızla değişiyor.
Irak’ta Şii Başbakan ABD’ye tepki gösteriyor ve İslam Ordusu’nu Irak’a davet ediyor.
İran, ABD’yi Astana Masası’nda istemiyor. Davet edenleri de eleştiriyor.
Çin Devlet Başkanı Davos’ta Küreselcileri savunuyor; ABD ise Küreselciliğe karşı Ulusalcılığa dönmenin sinyallerini veriyor.
Tam da böyle bir zamanda İslam Ordusu Genelkurmay Başkanı görevine başlıyor.
İslam Ordusu’na ilk davet Irak’tan geliyor.
Belli ki yeni bir dünya kuruluyor.
Celal KAZDAĞLI
http://www.kanalahaber.com/yazar/celal-kazdagli/islam-ordusuna-ilk-davet-iraktan-geldi-28142/