Belediye başkanlarının coşma günü mü?

Önce Ankara Belediye başkanı coştu ve gündemsiz bir konuyu tekrar açtı:

Ardından İstanbul belediye başkanı sahne aldı. O da gündemsiz bir konuyu ortaya attı. 

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş, 16 Nisan’da yapılması planlanan referandum için AK Parti Büyükçekmece İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen programa katıldı.  İstanbul’un yönetimi için çarpıcı ifadeler kullanan Topbaş, şunları söyledi:

‘ÖZEL YASA TALEBİMİZ OLDU’

“Rejim değişikliğini 1923 yılında yaptık, o geride kaldı. Ama rahat hareket edebilen bir devlet yapısının oluşması gerekiyor. Biz bile İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak yetkilerimizin artırılmasını istiyoruz. Hatta İstanbul’a özel bir yasa talebimiz oldu. Niye daha çok işlem yapalım diye. Bu bize bir ayrıcalık versin diye değil. Türkiye’deki diğer Büyükşehir Belediye Başkanları, sayın başkanım İstanbul’a başka yasa yapsınlar sizin istedikleriniz bize bol geliyor. Bizimkiler size dar geliyor. Yani Malatya’nın, Denizli’nin Diyarbakır’ın bu büyükşehirlerin yasasıyla İstanbul’u yönetiyoruz, olmuyor, yürümüyor. Bunu istemek bir farklı şey mi istemektir? Krallık mıdır bu veyahut diktatörlük müdür?”

‘İSTANBUL KENDİNİ YÖNETSİN’

“Belediye başkanı olarak tecrübe edindim ki, üç dönemden beri bir farklı yasa olsa, bu şehirde çok daha farklı iş yapabiliriz. Ne demektir bu, ne istiyorum? Diyorum ki, İstanbul kendi kendini yönetsin, başka müdahaleler olmasın, kendi kararını kendi versin. Bu yanlış mı? Doğru. Böyle tek elden yürüsün.”

https://tr.sputniknews.com/turkiye/201703171027689972-kadir-topbas-istanbul-ozerklik/

Bak sen… Çok ilginç sözler ve çok ilginç bir zamanlama. Referandumun içine kendi referandumunu sokmuş mimar Kadir bey. O zaman şimdi ona kendi mantığıyla cevap vermek farz oldu:

Şimdi hatırlarsınız 15 Temmuz darbe gecesini. Yer yerinden oynuyor, millet sokaklarda, büyükşehir belediyesi önünde can veriyor ama beyimiz ABD’de ve günlerce sesi soluğu çıkmıyor, eli erişip bir tweet mesajı da yazamıyor, acilen memlekete dönmeyi de düşünemiyor.

Şimdi bağımsız ve kendi yasaları olan ve beyimiz tarafından yönetilen bir İstanbul düşünün. Demek ki bu şehrin kralı, pardon belediye başkanı ve yönetimi tepkisiz bir şekilde öyle oturacak ve bekleyecekti.  Sorulduğunda da biz bağımsız bir şekilde olaylara karışmıyoruz, nötr kalıyoruz filan derlerdi herhalde. Tıpkı Topbaş’ın 15 Temmuz sonrası günlerce nötr kalması gibi.

Ama olayın kişisel tarafı bir yana, bu şehir devletler soytarılığının küreselcilerin bir projesi olduğunu herhalde bilmeyen kalmamıştır.

Yine ilginç bir şekilde, hatırlarsanız Brexit sonrası Londra’da bağımsızlık filan ilan etmeye kalkmıştı kendince. (Küreselcilerin merkezi The City’nin Londra’da olduğunu söylememize gerek yok herhalde)

                                    

Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, Britanya ekonomisini yeniden dengeleme çabalarına rağmen, Londra’nın ülkenin vergi gelirlerinin üçte birini ürettiğini gösteren rapordan sonra, kentin kendi mali durumu üzerinde daha fazla söz sahibi olması gerektiğini söyledi. The Centre for Cities isimli araştırma kuruluşunun raporuna göre Londra, 37 büyük şehrin neredeyse tamamı kadar vergi geliri üretti. Son 10 yılda bu 37 şehrin bazılarında çok az büyüme görülürken, bazı şehirlerin ise vergi gelirleri bakımından yerinde saydığı görüldü.  Khan, söz konusu bulguların merkezi hükümetin mali yetkileri şehirlere daha çok devretmesi ihtiyacına işaret ettiğini söyledi. Müslüman belediye başkanı Londra ve diğer şehirlere mali yetkilerin devredilmesinin, Avrupa Birliği’nden ayrılan ülkeye daha fazla dinamizm getireceğini söyledi. Raporu hazırlayan araştırma kuruluşunun CEO’su Alexandra Jones, Birleşik Krallık’ın Londra’nın vergi gelirlerine bağımlı olmasının Brexit sonrası dünyada işlerin yolunda gitmesini sağlamak açısından ele alınması gereken önemli bir konu olduğunu belirtti.  Geçen 10 yılda Londra’nın vergi gelirleri yüzde 25 artış kaydetti.

http://www.businessht.com.tr/guncel/haber/1264734-brexit-sonrasi-londrada-ozerklik-sesleri-yukseliyor

Şimdi zamanlamaya bakıyoruz da iki tane Büyükşehir Belediye başkanımızın “durduk yerde” kanı bitlenmiş gibi ortaya atlayıp abuk sabuk açıklamalar yapması neyin alameti farikası acaba?

Biliyorsunuz başbakan olması muhtemel kişiler önce Büyükşehir belediye başkanlıklarında denenirler.

Bu iki sayın belediye başkanımıza bir yerlerden  bir değişim olacağının sinyali geldi de birilerine kur mu yapıyorlar acaba?