Siber saldırı ama kime…

ABD borsaları ralli yapıyor, gün geçmiyor ki rekor tazelemesin. Özellikle Trump’ın seçilmesinin ardından bu iş daha tuhaf bir hal almaya başladı.

Bu duruma referandum sonrası Türkiye borsaları da katıldı. Hatta Salı günü itibariyle BİST tüm zamanların rekorunu kırdı.

“BIST 100 endeksi, banka hisseleri öncülüğünde 96.629,15 puan ile tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı.” (Yeni Şafak, 17 Mayıs 2017)

Ama çoğu insanın farkında olmadığı bir gerçek daha vardı. Asıl rekoru herhangi bir merkez bankası, resmi kuruluş, vs. ile ilişiği olmayan elektronik para birimi Bitcoin kırıyordu. 

“Dünyada Bitcoin’le ilgili verileri derleyen Cryptocompare sitesi, 2008’de piyasaya sürülen Bitcoin’in değerinin rekor kırarak 1400 doları geçtiğini ve son bir yılda üç kat arttığını duyurdu. Yükselişin Bitcoin’in yasallaştığı Japonya’daki talep artışından kaynaklandığı belirtiliyor. Japonya geçen ay bankacılık sistemini değiştiren bir kanun ile Bitcoin ve diğer tüm dijital para birimlerini yasal olarak tanımıştı. Bitcoin’in yükselişinde Bitcoin/yen kurundaki değişimin etkili olduğu, Çin’de borsa üzerinde artan denetiminin de Bitcoin’in seyrini olumlu etkilediği kaydedildi.” (2 Mayıs 2017, Habertürk)

Ama Bitcoin orada da durmadı ve 11 Mayıs Perşembe günü 1848 $ seviyesine kadar çıktı. Yani Ocak ayında “ 900 $ ” olan Bitcoin, beş ay içinde iki kat değer kazanarak 1848 $’ı geçti.

İşte global siber saldırı tam bu sırada gerçekleşti. Yani Bitcoin’in bütün zamanların rekorunu kırdığının ertesi günü olan 12 Mayıs Cuma günü “tüm yerküre” siber saldırıya uğradı.

Gerçekte siber saldırı Bitcoin’e yapıldı dense çokta yanlış olmayacaktır.  Nitekim saldırının ardından hackerların bilgisayarlarını kilitledikleri kişilerden ödeme olarak Bitcoin istemesi üzerine Bitcoin’in değeri 200 $ birden düşüverdi.

“Siber saldırganların fidye olarak dijital para birimi istemeleri sonucu Bitcoin 200$ düştü. Bitcoin Cuma günü yaşanan WannaCry saldırısı sonrası rekor seviyelerden düştü. Perşembe günü 1848,75$ ile bütün zamanların rekorunu kıran Bitcoin, Pazartesi günü 1676,42$ seviyelerinde işlem görüyor. Analistler Çin’de satışların arttığını işaret ediyor. “ (15 Mayıs 2017, CNBC)

Konuyu daha iyi anlatabilmek için bir sene önce tam da bu zamanlarda kaleme aldığımız  “Finansal 11 Eylül eşiğinde para savaşları ve Panama belgeleri” başlıklı 4 seri yazımızdan bazı alıntılar yapalım:

“ABD başkanı Nixon tarafından, basılan her Dolar’ın değerine karşılık gelen miktarda altın ayrılması olarak basitçe tanımlanabilecek, Bretton Wood sisteminin kaldırılmasından sonra Altın-Dolar kapışması hiç bitmedi. Altın ve Dolar bir tahterevallinin iki ucunda bulununca Dolar üzerine kurulan dünya sistemini koruyabilmek için altın fiyatları hep suni olarak bastırıldı. Bunun kimi zaman bankalar yoluyla kağıt işlemler üzerinden, sıkışılan durumlarda da fiziki altının piyasaya verilmesi ile yapıldığı biliniyor. Altın haricinde elektronik şifreli para olarak bilinen Bitcoin’de Amerikan Dolarının egemenliğini tehdit etmektedir.” (28 Nisan 2016, Yeni Söz)

İkna olmadıysanız devam edelim:

Yine geçen sene Ağustos ayında kaleme aldığımız yazımızda 1988 yılı tarihli “The Economist” dergisinin kapağını konu etmiştik.

“Derginin kapağında “Yeni dünya para birimine hazır olun” başlığı altında bir anka (phoenix) kuşunun ayakları altında yanan dünya para birimleri bulunmakta, kuşun boynunda ise altın renginde ve üzerinde 2018 tarihi olan yeni bir para birimi asılı durmaktadır. Bu bağlamda dünya yönetici elitinin yeni para birimine geçiş tarihini bundan 28 yıl öncesinden planladığını söylemek abartı olmayacaktır. Tabii bunu başarmak için önce bir kaos çıkması, dünya para birimlerine olan güvenin bitmesi gerekmektedir. “Yeni Dünya Düzeni” savunucularının sloganı neydi? Büyük kaostan sonra yeni dünya düzeni.” (15 Ağustos 2016, Yeni Söz, “Shemita teorisi’ ve sihirli numara 7” )

Burada karşımıza şu soru çıkıyor.

Bu saldırı Bitcoin’in itibarını bitirmek ve çıkış hızını düşürmek ve hatta yasaklamaya varan önlemler alınmasına sebep oluşturmak için yapıldıysa bu ancak yukarıda bahsettiğimiz küreselcilerin planına karşı olan bir devlet organının işi olabilir.

“Washington Post gazetesinin haberine göre geçen hafta bilgisayar sistemlerine bulaşan Wanna Cry adlı virüsünün kodu NSA’in siber takip ve izleme siteminde bulunuyordu. Hırsızlığın yapılabilmesinin sebebi olarak NSA’in 5 yıldan fazladır kullandığı EternalBlue (sonsuz mavi) adlı yazılım gösterildi. Özellikle ABD dışında istihbarat toplama amaçlı olan bu yazılımda güvenlik boşlukları bulunduğu ve bunun başından beri yetkililer tarafından bilindiği belirtildi. (…) EternalBlue sistemini Microsoft ürünlerinde gizlice kullanan NSA’in uzun süre bunu Microsoft’la paylaşmadığı belirtildi. Gazete, NSA yetkililerinin de yazılımın açıkları konusunda tedirgin olduğunu, bunu Microsoft’la paylaşmayı tartıştıklarını yazdı. Microsoft Başkanı Brad Smith, olaya “ABD ordusunun bazı Tomahawk füzelerini kaybetmesi gibi” sözleriyle tepki gösterdi. Yarattığı sistemi koruyamamakla eleştirilen NSA, haberle ilgili açıklama yapmadı. ” (17 Mayıs 2017)

Peki küreselcilerin en önemli adamlarından biri olan ve dünya nüfusunu kırabilmek için elinden geleni yapan Microsoft’un kurucusu ve ortağı Bill Gates buna nasıl izin verdi diye sorarsanız biraz geriye dönüp Microsoft’a açılan tekel oluşturma davasını hatırlatalım.

1999’da ABD Adalet Bakanlığı çeşitli nedenlerle Microsoft’a tekelcilik davası açmış, şirketin ikiye bölüneceğinden bile bahsedilmiş, sonra ise öyle bir şey olmamıştı. Burada Microsoft’un kapalı kapılar ardında ABD devleti ile nasıl bir anlaşma yaptığı soru işareti olmuştu. Sonra 2004 yılında bu sefer küreselcilerin AB’si benzer bir davayı Microsoft’a açmıştı. Muhtemelen ABD devleti ile Microsoft’un anlaşmasına verilen bir tepkiydi.

Konuyu dağıtmadan Edward Snowden’in ifşaatlarını da hatırlatalım:

Ve iki gün önce gündeme düşen son bir haber:

“ABD ordusu mensubu Chelsea Manning, gizli belgeleri sızdırmak suçlamasıyla 7 yıl tutulduğu cezaevinden bugün serbest bırakıldı. WikiLeaks’e sızdırdığı belgeler nedeniyle 35 yıl hapis cezasına çarptırılan ve 2045’te tahliyesi beklenen Manning, Barack Obama’nın ‘başkanlık özel yetkisiyle’ affedilmişti. (17 Mayıs 2017)

Küreselci Obama’nın kendi ülkesinin sırlarını ifşa eden Manning’e olan şefkati ülke içinde küreselciler ile ulusalcıların çatışmasına ışık tutan çok güzel bir örnektir. 

Yine ikna olmadıysanız 21 Nisan tarihli “Kuzey kore nükleer depremi doları bitirir mi?” başlıklı yazımızdan bir bölümle devam edelim:

“SSCB’nin gerçekte planlı bir küçülme hamlesi olan çöküşü, son başkanı Gorbachev tarafından yapılan bir dizi demokratikleşme hamlesi ile başlamış, ardından başarısız  bir darbe denemesi ile tamamlanmıştı. ABD’nin ise tüm dünyanın kullandığı para birimi olan Dolar yüzünden bu tür basit bir çökme/küçülme şansı yoktur ve dünyaya sürdüğü her bir doların karşılığını vermek zorundadır.

Ama;

Uluslararası ticaretle uğraşanların çok iyi bildiği bir kavram vardır. Anlaşmayı yerine getirmenizi engelleyecek “Act of God” (Tanrının işi) ya da Force Majeure (Mücbir sebep) durumlar vardır. İşte böyle bir durumu oluşturabilecek Kore savaşı, orada patlayacak nükleer bombalar, o nükleer bombaların kıracağı “Pasifik Ateş Çemberi” fay hattı üzerinde yer alan ABD’nin de içinde bulunduğu bu ülkelerde meydana gelecek yıkımlar ABD’ye istediği bu mücbir sebepleri oluşturacaktır.”  (21 Nisan 2017, Yeni Söz,)

İşte size bir başla mücbir sebep. Siber saldırı ile vurulan yerlerden biri de bankalar:

“Rusya merkez bankasından yapılan açıklamada ise ülkedeki bankaların “ağır” bir siber saldırı ile karşı karşıya kaldığı ancak saldırının başarılı bir şekilde önlendiği belirtildi.” (14.05.2017)

Küresel para birimi Amerikan Dolarına tehdit oluşturan Bitcoin vb. elektronik paraların en büyük handikapı ise elektrik ve internettir. Bu paralar fiziki değil sanal olarak var oldukları için internet erişimi olmayan durumlarda paranıza ulaşamazsınız. İnternet ise elektrik yoksa çalışmayacaktır. İşte Hollywood satanistlerinin dahi çocuğu J.J. Abrams’ın yapımcılarında olduğu 2012 tarihli “Revolution” (Devrim) dizisi de bu konuya kafa yormaktadır.

“Bilinmeyen bir sebepten, dünya üzerinde elektrik ve elektrikle çalışan her türlü alet kullanılamaz hale gelmiştir. Elektriklerin kesilmesiyle bilgisayarlar çalışmaz, arabalar durur, tüm elektronik cihazlar bir daha açılmamak üzere kapanır.Bu olaydan sonraki süreçte hükümetler düşmüş, her şeyini elektrikten sağlayan insanoğlu büyük bir çıkmaza girmiştir. Aradan 15 yıl geçer. Bu 15 yılda doğa şehirlere bıraktığı alanları geri almaya başlamış; Chicago yemyeşil olmuş, elektriksiz yaşama alışılmıştır. Devletler çökmüş, yönetim derebeylikleri andıran bir ortamda savaş lordlarının ve milislerin eline geçmiştir. “

Anlayacağınız birileri herşeye kafa yoruyor, gelecek planlaması yapıyor, oyun teorileri üzerinde çalışıyor.

Yazımıza coşan borsalarla başlamıştık, borsalarla bitirelim:

“Business Insider” dergisinin Mayıs başında yaptığı bir habere göre ABD borsaları rekor üzerine rekor kırarken, halk hisse senetlerine saldırırken, borsada hisseleri işlemde olan şirketlerin çalışanları ise hisse senetlerini ellerinden çıkarıyorlarmış. Yani “insider” denen ve şirketin içini ve finansal yapısını bilen şirket çalışanları, hisse senetlerinin geldiği noktanın suni olduğunu ve şirketin değerini yansıtmadığının bilgisiyle saatli bombayı ellerinde fırlatmaktadırlar.  Bu tür satışların Mart ayında 10 milyar Dolara ulaştığı rapor edilmektedir.

Yani her zaman olduğu gibi içeriden resme bakanlar gördükleri ışığın tünelin çıkışı değil kendilerine çarpmak üzere olan trenin ışığı olduğunu görmektedirler.

Konuyu geçenlerde medyamızda da yeralan bir haberle noktalayalım.

ABD Merkez Bankası, AB Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası’nın küresel krizle mücadele için uyguladıkları bol para politikaları, 3 bankanın bilançosunu 13 trilyon dolara çıkardı. Bankalar, özellikle son 9 yılda bastıkları 9 trilyon doları geri çekmenin yollarını arıyor. (24 Nisan 2017, Habertürk)

Siz bu haberi;

Bu bol paranın bir şekilde eritilmesi lazım, bunun içinde global ölçekte çok büyük bir finansal kaos lazım olarak okuyunuz.

Önümüzdeki yakın bir zamanda global ölçekte devasa bir ekonomik yıkım planlanmaktadır.  

Ve o gün geldiğinde yıkımı tetikleyenin ne olduğunu pek fazla bir kimsenin düşünmeye mecali olacağını zannetmiyoruz.