AKDENİZ SAVAŞI VE YÜZYILIN İHANETİNE MISIRLI ŞEHİT

Mısır’ın demokratik yöntemlerle seçilmiş tek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi mahkeme salonunda öldürüldü.

Öldürüldü diyoruz çünkü zaten gelmekte olanı herkes biliyor ve uzun zamandır uyarıyordu. Nitekim Mısır İhvanı’da yaptığı açıklamada, “Mursi çok ağır şartlarda hücre hapsine tutularak, tedavi hakkı gibi en sıradan haklardan dahi mahrum edilerek ölüme terk edildi” ifadelerini kullanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan ise  “Bizim gözümüzde Mursi inandığı dava uğruna verdiği mücadele sırasında hayatını kaybeden bir şehittir. Tarih onu cezaevine atıp, idamla tehdit edenleri ve şehadetine yol açan zalimleri asla unutmayacaktır” diyordu.

Mursi’ye mahkemesi sırasında sorulan sorulardan birisi “Türk ajanı olup olmadığı” idi. Diğer taraftan ise “Hamas casusu” olmak suçlamasıyla “yargılanıyordu”.  

Aslından bu sorular bile tek başına Mursi’nin sonunu getiren sebebleri açıklıyordu.

Son yazılarımızda şeytanın Ramazan sonrası zincirlerinden boşanacağını ısrarla vurguluyor ve Temmuz ayına özellikle dikkatinizi çekiyorduk.

Yine geçtiğimiz günlerde İsviçre’nin Montrö şehrinde Montrö antlaşmasının imzalandığı otelde yapılan Bilderberg toplantısının verilen bir mesaj olabileceğini vurgulamıştık.

Mursi cinayeti şeytanın masaya oyundaki en yüksek elini sürerek başladığının kanıtı adeta. Bu açılış en ağırından bir cevabı da hak etmektedir.

Ve bu alçakça açılışa cevabın yakın bir zamanda coğrafyamızda bir yerlerde hak ettiği şekilde verileceğini düşünüyoruz.

Peki Mursi’ye mahkemede niye “Türk ajanımızın” sorusu sorulmuştu?

Arap Baharlarını organize edenler bu hareketlerin sonucunda kendi yeni diktatörleri yerine onların deyimiyle İslamcıların geçtiğini görünce işin rengi değişti. Bu değişimlerin tonu hem Batıyı hem de Arap emirciklerini ziyadesiyle korkuttu.

Hepsi bir yana Arap dünyasının liderlik potansiyeli ve gerçek bir askeri gücü olan tek ülkesi Mısır’ın başına Müslüman Kardeşler örgütünden Mursi’nin geçmesi Batı ve Körfez emircikleri için tam bir kabus durumuydu.

Mursi’nin izlediği politikalarla Türkiye’nin politikaları eşleşmiş, İslam dünyasının (İran hariç) en önemli iki gücü bir araya gelmişti.

Bugün dünya donanmalarının sırtlan sürüleri gibi doluştuğu Akdeniz, tıpkı Osmanlı zamanında olduğu gibi bir İslam iç denizi olmak üzereydi. Suriye rejimi devrildiğinde bu iş tamamlanacak Akdeniz’e kıyısı olan Müslüman ülkelerle Akdeniz’in etrafında adeta bir hilal çizilecek, tam ortasında da yıldız gibi bir Kıbrıs oturuyor olacaktı.

Ama durum farkedildi ve Arap baharının Müslümanlar için tüm kazanımları geri sarılmaya çalışıldı ve bir kısmında başarılı olundu.

Geçtiğimiz Mayıs ayında Pentagon’da Müsteşar Yardımcısı olan Andrew Exum’dan bir itiraf gelmişti. Exum’a göre Suriye’de Esad rejiminin düşmesi Obama’nın en büyük korkusuydu.

Ve bu endişe 2015’te üst düzeye çıkınca Amerikan Başkanı Obama’nın talimatıyla Ruslarla işbirliği yapılmış, Esad’ın düşmesi önlenmişti.  

2013 yılının Temmuz ayında Mursi’yi devirenler, 2015 yılında da Esad’ı açıktan korumuş ve Akdeniz’in İslam içi denizi olması engellenmişti.

Mursi’ye “Türk ajanı mısın” sorusunu soranların Mısır mahkeme heyeti değil de,  4 Temmuz Amerika’nın bağımsızlık günü hediyesi olması için 3 Temmuz günü Mursi’ye darbe yapan CIA’nin tasmalı köpekleri olması ihtimali çok daha yüksektir.

Mursi’nin devrilmesiyle eş zamanlı olarak ülkemizde Gezi olaylarının çıkması konusunu ise artık tekrarlamaya gerek duymuyoruz.

AYŞE TATİLE ÇIKTI, MURSİ ŞEHİT EDİLDİ

Mursi cinayetinden sadece bir gün önce Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC), Doğu Akdeniz’de ortaklaşa düzenlediği, Şehit Teğmen Caner Gönyeli Arama Kurtarma-2019 Davet Tatbikatı sona ermişti.  Türkiye’nin Akdeniz’de sondaj faaliyetleri ile adeta çılgına dönen Batı alemi ve İsrail’e karşı gövde gösterisi yapan Türkiye ve KKTC ordusunda askerlerin üniformasındaki “patch” (peç) ise anlayanlara önemli mesajlar taşıyordu.

“Hava Kuvvetleri’ne bağlı bir pilotta bulunan peç, 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı’nın çıkarma parolasına atıfta bulunuyor. İngilizce yazılı kabartmada, “Ayşe tatile çıktı” ifadesi yer alıyor. Kıbrıs adasının üzerine yerleştirilen savaş uçağının yanı sıra peçte, KKTC ile Türkiye bayrakları yan yana yer alıyor. Peçte kullanılan F-100 Super Sabre savaş uçağı, TSK’nın Kıbrıs Barış Harekâtı’nda sabit kanatlı hava gücünün bel kemiğini oluşturuyordu. Ayrıca peçi taşıyan pilotun isminin Ayşe olması da peçi daha anlamlı kılıyor.”

Mısır’ın devrik ve tarihinin demokratik yollarla seçilmiş tek başkanı olan Muhammed Mursi bu tatbikatın bitiminden bir gün sonra ve Mısır Devlet başkanı seçilmesinin yıldönümünde cinayete kurban gitti.

Onu öldüren Amerika, Avrupa, İsrail ve Arap emircikleri koalisyonu mesajlarını çok açıkça vermiş oldular.  

YÜZYILIN ANLAŞMASI, HAMAS “CASUSU”

Tabii bu cinayetin atlanmaması gereken Akdeniz olayı kadar önemli diğer sebebi ise  Filistin’i yok edecek “Yüzyılın Anlaşması” meselesidir.

Bu anlaşmanın bir kısmının Filistinlilerin Sina’ya sürülmesini de kapsadığını, bu olayın tarihsel ezoterik kodlarını “ISIS” kodu üzerinden yaklaşık 2-3 yıldır üşenmeden tekrar tekrar yazıyorduk.

Mısır devlet başkanı Muhammed Mursi hangi sözde “suçtan” yargılanıyordu?

“Hamas casusu olmaktan.”

Yüzyılın anlaşmasına en sert karşı tepkiyi veren kim?

“Hamas ve Türkiye.”

Dolayısıyla yüzyılın anlaşması adı altında bu ihaneti kotarmak isteyenlerin verdiği mesaj açıktır.

İsrail’in Gazze saldırısına karşı 2012 yılında “Şayet İsrail bombardıman ve işgallere son vermezse Mısır halkının kahredici gücünü görecektir” diyen Mısır devlet başkanı Muhammed Mursi’yi bile infaz ettik, sizi mi bitiremeyeceğiz.”

Mısır tarihinin tek seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi bir yaz günü özgürlüğüne uçtu.

Allah rahmet eylesin, makamını cennet olsun inşallah.

Son dakika notu:

Yazımızın başında “Mursi cinayetini işleyerek Türkiye’ye mesaj verenlere karşı bir cevap gelecektir” demiştik. Yazımızı bitirirken bir son dakika gelişmesi haber merkezlerine düştü.

Türk istihbaratından elde edildiği söylenen Kaşıkçı cinayetinin kan donduran ses kayıtları “BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü” tarafından açıklandı.

Her şeyi kanlı infazlarla halledebileceğini zannedenlere;

“Bunlar daha iyi günleriniz.”