YANAN DENİZLER, KIZIŞAN YOLLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin ziyareti öncesi ülkenin önemli yayın organlarından “Global Times” gazetesinde “Türkiye ve Çin: Ortak Gelecek Vizyonu Olan İki Ülke” başlıklı bir makalesi yayımlandı.

Bu makalede, yeni bir dünya sisteminin ortaya çıkmaya başladığı bu dönemde Türkiye ve Çin’e büyük sorumluklar düştüğünü vurguladı Erdoğan.

Ülkemizde tartışılan birçok büyük altyapı projelerinin isimleri de zikredilerek “Kuşak Yol Projesi’nin Pekin ile Londra arasındaki bağlantıyı sağlama hedefine doğrudan katkı sunacağını” anlattı bu makalede.

 Şu satırlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait:

 “Asya’nın en doğusunda ve Asya’nın en batısında yer alan iki kadim medeniyete sahip olan Çinliler ve Türkler, tarihi İpek Yolu’nun koruyuculuğunu üstlenerek ticaret ve kültürel etkileşimin gelişmesinde insanlığa büyük katkı sağladılar.”

“Halen tek kutuplu bir dünyada yaşadığımız gibi bir yanlış anlayışın ürünü olan bu tehditler, dünya barış ve istikrarını da zedelemektedir.”

 “Dünyanın çok kutuplu yeni denge arayışı içerisinde olduğu günümüzde bütün insanlığın ortak çıkarını gözetecek yeni bir uluslararası sistem inşasına ihtiyaç olduğu apaçık ortadadır. Bu yeni sistemin inşası sürecinde de insanlık tarihinin en kadim medeniyetleri olan Türkiye ve Çin’e tekrar büyük görevler düşmektedir.”

Çin gezisinden hemen önce G20 zirvesinde yapılan Trump – Erdoğan görüşmesi ise hepimizin malumu.

Muhtemel bir Akdeniz çatışmasında önemli roller üstlenecek S-400 ve F-35 silah sistemleri meselelerinde Türkiye’nin duymak istediği şeyleri söyleyen Trump’ın dediklerini gerçekten ne kadar yapmak istediği, yapmak istese bile Amerikan derin yapılarının yapmasına ne kadar izin vereceği başlı başına büyük birer soru işareti.

Türkiye S-400 meselesi üzerinden aylardır en zayıf noktası olan ekonomi üzerinden sıkıştırılmaya çalışılırken, diğer taraftan da terör örgütleri üzerinden mesajlar veriliyor.

Mesela Amerika’nın terör örgütü ISIS/IŞID’ın lideri Bağdadi çok uzun bir aradan sonra geçtiğimiz aylarda elinde Türkiye haritası ile poz verirken Libya’da Amerika’nın başını çektiği Suud, BAE, Frnsa ve Mısır’ın ortak terörist başı Hafter, Türkiye ve Türkleri tehdit ederken bazı Türk vatandaşlarını rehin alıyordu. Amerika’nın ve tüm Batı ve bazı Arap ülkelerinin PKK/PYD’ye silah ve uzman yardımlarını artık anmaya zaten gerek bulunmamaktadır.

Bitti mi?

Konu Türkiye ise bitmez! Bu kez de Birleşmiş Milletler geçtiğimiz hafta YPG/PKK ile sözde çocuk askerler meselesi ile ilgili bir eylem planı imzalayarak bu terör örgütüne yasal zemin oluşturmaya çalışmaktadır.

LİBYA İLE MEB TEKRAR GÜNDEME GELİNCE

Yine geçtiğimiz haftalarda tekrar konuşulmaya başlanan Libya ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması yapılması konusu gündeme gelir gelmez Batının yıkım ajanı Hafter’in Türkiye’ye karşı tehdit ve söylemlerle piyasaya çıktığın gördük.

Böyle bir anlaşmanın Akdeniz’in batısını bu denizde aç köpekbalıkları gibi tüm donanmalarıyla devriye gezen Batılılara ve onların petrol şirketlerine nasıl dar edeceğini siz düşünün.

103 savaş gemisinin katılımıyla yapılan Mavi Vatan tatbikatı ve 100 Kirpi ve Türk kurmay zekasının savaşma yeteneğiyle Libya’da Türkiye’nin yaptıklarını görenler uğradıkları hayal kırıklığıyla kuklalarının iplerini daha da gererek Türkiye’nin karşısına sürüyorlar.

 KUZEY KIBRIS’A ASKERİ ÜS VE S-400 DERKEN DÜŞEN S-200

Akdeniz’de iyice artan gerginlik üzerine Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ta askeri üs kurmaktan bahsedip S-400’lerle adayı korumasının gündeme geldiği günlerde “Suriye’den” İsrail uçaklarına karşı fırlatıldığı “varsayılan” bir S-200 füzesi Kuzey Kıbrıs’a düştü.

Birileri “buralar bir füzeyle vuruş mesafemizde” demek istiyor olabilir mi?

Bu cümleden Suriye’yi kastettiğimiz zannına kapılmayın lütfen.

DENİZALTILAR SAVAŞI

Bu kadar haberin içinde geçen hafta Rus nükleer denizaltısı AS-12 Losharik’te yangın çıktı ve 14 kişi hayatını kaybetti. Putin’in deyimiyle içinde 7 tane birinci sınıf kaptan olan, okyanusun 5000 metre derinliklerine inebilen bu gizli nükleer araçta meydana gelen “kaza” ile birlikte ABD Başkanının ortadan kaybolması ve Başkan yardımcısının acil koduyla geri çağrılması dünyayı bir anda paniğe sevketti.

Ama bunların haricinde medyamızın aktarmadığı kaynakları itibariyle iki haber daha gündeme geldi aynı sırada.

İsrail istihbaratı Mossad ile ilişkilendirilen Debka haber analiz sitesi Alaska’da Rus denizaltısı ABD denizaltısını vurduğunu bildirmiş.

Diğeri ise Arap denizinde (Pers körfezi) ABD denizaltısı İran denizaltısı sandığı bir Rus denizaltısı vurmuş. Haberin kaynağı olan CNN bu twiti daha sonra silmiş.

Denizaltı savaşları yaşandıkları yerler itibariyle çoğu zaman gizli kalmakta, gerçekler yıllar sonra üzerinde yasaklar kalkınca arşivlerden öğrenilebilmektedir.

Doğru ya da yalan dünyanın diken üzerinde olduğu bir sırada bu haberlerin ortaya çıkması ya da yalanların pazarlanması her anlamda çok ilginçtir.

AKDENİZ SAVAŞI ÇİN VE AB’Yİ BİTİRİR

Rusya ve Amerika’nın dünya petrol rotaları üzerinde meydana gelecek ve dünya petrol akışını sekteye uğratacak bir sahte çatışması en çok kimi vurur?

Çin ve AB dediğinizi duyar gibiyiz.

Kim kazanır?

Dünyanın en büyük petrol ihracatçıları arasında olan ABD ve Rusya’mı?

İşte tam bu sıralarda “Almanya Savunma Bakanı” Ursula von der Leyen “Avrupa Birliğinin yeni lideri” olurken, Hong Kong’da milyonlar Çin’i protesto için sokaklara çıkıyor, Çin bu konuda İngiliz sömürgeci kafasını  suçlarken, İngiliz donanması Cebelitarık’ta Suriye’ye petrol taşıdığını iddia ettiği bir İran süper tankerine el koyuyordu.

Bir yandan AB ile yeni SWIFT ödeme sistemi geliştirerek İran ile ticaret yapmak için ABD yaptırımlarını delen İngiltere diğer yandan ABD’nin ambargo talebini BM isteği imiş gibi uygulamaktadır.

Türkiye ile de ortak savaş uçağı geliştiren, Kıbrıs üslerine F-35 yığınağı yapmaya başlayan İngiltere’nin her daim her tarafa oynama, “dostları değil çıkarları olması” geleneğinde değişen bir durum gözükmemektedir.

Ve 100 yıl sonra Türkiye, tüm ekonomik sorunlarına rağmen, Adriyatik’ten Çin seddine kadar bu oyunun içindedir.