Masum, toplumda itilmiş, adeta görünmez bir adamın acımasız bir suçlu haline gelmesi sürecini anlatan “Batman” filmlerinin kült olmuş kötü karakteri “Joker” Ekim ayının başında vizyona girdi.
Film, ağır psikolojik sorunları olan, hastalığı yüzünden toplum tarafında dışlanmış, babasız büyümüş, evde hasta annesine bakan, geçim sıkıntısı içinde hayatını palyaçoluk yaparak kazanmaya çalışan bir kişiyi konu alıyor. Sıklıkla maruz kaldığı zorbalıklardan en sonuncusunda, kendisini döven üç Wall Street bankacısını trende öldürmesi ile birlikte bu itilip kakılmış, horlanmış, ezilmiş adamın içinde bir şeyler kopuyor ve hayattan, güçsüzü ezen sistemi oluşturan güçlülerden, zenginlerden intikam alma yolculuğuna başlıyor. Filmin sonunda bu intikam yolculuğuna şehrin (Hayali Gotham şehri ama siz bunu New York olarak okuyun) bütün ezilmişleri de katılacaktır.
Farkındaysanız Şili’den İspanya’ya, İngiltere’den Lübnan’a, Irak’tan Hong Kong’a kadar tüm dünya bir kaosun içinde. Sokaklar yanıyor, insanlar ayakta.
“Joker” filminin vizyona girmesi ile dünyada yaşanan kaos haberlerininin eş zamanlılığını vurgulamak için geçtiğimiz hafta şöyle bir tweet mesajı atmıştık:
“Sinemanın gücü mü diyelim, öngörü yeteneği mi diyelim, planlama başarısı mı diyelim? En iyisi yorumu size bırakalım.”
Mesajımıza gelen bir cevabı aşağıda aynen yayınlıyoruz:
“Mevcut sistemde dünya ve insanların yaşadığı yozlaşmış düzen giderek daha fazla Gotham’dakine benziyorsa insanların da jokerleşmesinden daha doğal ne var? Bütün bunların komplo olma ihtimali var mı, illa ki vardır ama isyanın haklı gerekçeleri de olabilir. Benim aylık gelirim 1000 dolar değilken beni beğenip maaşlı olarak bile çalıştırmayan sermayedarın serveti milyar dolarla ölçülüyorsa, hatta onun da üzerinde birileri “o dolarları karşılıksız basma ayrıcalığı” elde etmişse ben de jokerim kardeşim”.
Bu filmlerde verilen mesajı tam manasıyla özümsemiş bu takipçimizi yürekten tebrik ediyoruz.
Konuyu daha derinlemesine analiz etmeden önce “o dolarları karşılıksız basma ayrıcalığı elde etmişse ben de jokerim kardeşim” tahliline binaen “Joker” karakterinin tam da büyük ekonomik krizin çıktığı 2008 yılı yapımı “Batman – Kara Şövalye” filminde verdiği mesajı hatırlatalım mı?
Gülerek ateşe verdiği üst üste yığılmış milyarlarca Doları yakarken Joker ne diyordu?
“Bu para ile ilgili bir şey değil. Bu mesaj gönderme. Her şey yanacak.”
2008 yılında Amerika’da meydana gelen ekonomik krizi atlatmak için 200 yıllık tarihinde bastığı paranın dört katını basan Amerika’yı ve tüm dünyaya neredeyse faizsiz dağılan sıcak parayı hatırlatmamıza gerek var mı?
2012 yılında göstemine giren “Batman, Kara Şövalye Yükseliyor” filminde kötü adam rolünü bir süreliğine Joker’den alan Bain karakterinin Wall Street binasını bastığında kendisine “burası Wall Street, burada çalacak para yok” diyen borsa simsarına verdiği cevap neydi?
“O zaman siz niye buradasınız?”
Wall Street’i elektronik olarak soyduktan sonra küresel finansın merkezi Manhattan’a (filmde Gotham olarak geçmesine bakmayın) atom bombası yerleştirip şehri ana karaya bağlayan köprüleri havaya uçuran Bain, şehri tümüyle teslim aldıktan sonra zenginleri halk mahkemelerinde yargılayıp infaz etmişti.
Gerçek hayatta ise “Batman: Kara Şövalye Yükseliyor” filminin galasının yapıldığı Colorado eyaletinin Aurora kentinde 20 Temmuz 2012’de “Joker”i taklit etmeye çalışan bir kişi sinema salonunu basarak 12 kişiyi öldürmüştü.
2005 yılında gösterime giren “V for Vendetta” filmi ile 2006 yılında kurulan WikiLeaks aynı programın parçaları mıdır sorusu hiç aklınıza gelmiş miydi?
2008 küresel ekonomik krizi ve küresel gıda sıkıntısını, onu takip eden ve 2010 yılının Aralık ayında başlayan Arap baharını, 2011 yılının Eylül ayında ekonomik eşitsizliği protesto amacıyla New York’ta başlatılan “Wall Street’i işgal et” eylemlerini de burada not edelim.
Tüm bu gösterilerde protestocuların taktığı maske baskıcı hükümete direnen “V for Vendetta” filminde kahramanın kullandığı maske değil miydi?
Filmin konusunu hatırlayalım mı?
V, 2020 yılında ve İngiltere’de geçiyor. Ülke, son derece baskıcı bir toplum düzenini yaşamaktadır. Türlü yasaklar ve engellerle idare edilen halk, şiddet yanlısı bir konuma gelmiştir. Bu kargaşanın orta yerinde görünen gizemli V, belaya bulaşmış masum bir kadın olan Evey’i kurtarır. Ancak bu kurtarış, tam da ulusun kurtuluşunu temsil eder çünkü onun davranışı aslında toplumun uyanışını tetikleyen ve başkaldırıyı başlatan unsurdur. Tam da bu sebeple artık insanlık adına bir ayaklanma zamanıdır.
Ve bugün, 2020 yılına girmemize aylar kala tüm dünyaya yayılan protestolarla ilgili gazetelere yansıyan haberler:
“Joker protestoların yeni yüzü”
“Batman’in kötü karakteri ‘Joker’ için ABD’de alarma geçildi. Filmin gösterileceği sinema salonlarında güvenlik önlemleri üst düzeye çıkarıldı. Filme girerken maske takılması yasaklanırken, polis sinemaların önünde nöbet tutacak.”
“Ortadoğu’da Joker alarmı. Yeniden başlayan kitlesel eylemlerde sinemalarda gişe rekoru kıran Joker filminin karakteri sokakları dolduran Arap gençliğinin sisteme karşı duydukları öfkenin yüzü oldu. Lübnan ve Irak’taki gösterilerde genç eylemciler yüzlerini Joker karakterine boyadı. Son olarak Kuveyt’te bir sosyal medya fenomeni, Joker kılığındaki görüntülerinin yüzbinlerce kez paylaşılmasının ardından tutuklandı.”
Filmde seyrederken sizin bile “ne yapacaksa yap artık, vur, kır, parçala” bir insan hayat ve güçlüler tarafından bu kadar sıkıştırılmamalı dediğiniz Joker’in maskesini takmış insanlar ellerinde “V” bayrakları ile meydanlarda öfkelerini kusuyorlar.
Dünya halkları, ellerine geçiremedikleri/seslerini duyuramadıkları siyasetçilere, yolsuzluklara, yönetilemeyen ekonomilere, kısaca 7/24 bile çalışsalar ellerine insan gibi yaşayacakları bir şey geçememesine öfke dolular, yorgunlar, bitikler ve kaybedecekleri bir şey kalmadı.
Tıpkı Joker’in elinde silahıyla “artık kaybedecek bir şeyim kalmadı” diyerek intikam yolculuğuna çıkması gibi.
Beyrut’taki gösterilere Joker maskesiyle katılan bir genç kadın Amerikan Wired dergisine verdiği görüşte “Yüzümü bu şekilde boyamamız karakterle empati kurmamızın neticesi. Çünkü yüzünü boyamadan önce sefil bir hayatı vardı. Kimse onla ilgilenmiyor, kimse dinlemiyordu. Hayal kırıklığına uğramış, öfkeliydi ve sonunda çıldırdı, bugün Lübnan’da olan da budur” ifadelerinin anlamı nedir?
“Çıldırıp etrafı yakmazsam beni dinleyen kimse çıkmayacak” çaresizliği, sıkıştırılmışlığı değil mi?
Lübnan gösterileri Whatsapp vergisi ile başladı,
Twitter “barış pınarları” harekatını savunanları sansürledi,
Facebook işine gelmeyen hesapları kapatıyor,
İstihbarat servislerinin sosyal medya yönlendirme orduları artık neredeyse gerçek ordulardan daha etkili hale geldi,
Facebook’un çıkarmaya çalıştığı kripto para Libra konusunda büyük bir savaş yaşanıyor,
Bitcoin’de türev işlem hacmi hızla artıyor,
Google kuantum üstünlüğüne sahip bilgisayar geliştirdiğini açıklıyor,
Trump’ın eski danışmanı Avrupa sağını örgütlerken AB komisyonu başkanı ise veda konuşmasında “aptal milliyetçilikle mücadele edin” diyor,
Dünya halkları yüzde 50/50 olacak şekilde tam ortadan bölünerek iyice kutuplaştırılıyor,
Tüm dünyada politikacıların yolsuzlukları, makamları vasıtasıyla yaptıkları gereksiz lüks harcamaları, halklara kan kusturan ve ardı arkası kesilmeyen vergi artırımları, zamlar konuşuluyor ve tüm bunlar belli merkezler tarafından insanların sinir uçlarına dokunacak şekilde daha da köpürtülüyor.
Ve bu adaletsizlikten sadece politikacılar değil onları kukla gibi ellerinde oynatan büyük iş çevreleri, zenginler de doğrudan sorumlu tutulurken Joker filminde yerde duran bir gazetenin manşeti dikkatli gözlerden kaçmıyor.
“Yeni dalga, zenginleri öldür.”
Tıpkı “Batman, Kara Şövalye Yükseliyor” filminde New York zenginlerinin ve yolsuz politikacıların halk mahkemelerinde yargılanıp infaz edilmeleri gibi.
Trump’ı azil sürecini başlatan Amerika temsilciler meclisi başkanı Nancy Pelosi’nin her şeyi bırakıp apar topar Ürdün’e uçması,
Amerika Savunma Bakanı Esper’in Suud’da görünmesi,
Aynı sırada Netanyahu’nun da Suud’da olduğu dedikodularının çıkması,
Amerika’da bazı generallerin “Trump’ın azledilmezse tekrar seçileceğini” söylemesi gibi bazı önemli jeopolitik gelişmeler ise gözden kaçsa da gerçek gündemin ne olduğunun manşetini Bloomberg atıyordu:
“Trump için asıl tehlike azil değil “resesyon” riski.”
Anlayacağınız dünya poker masasına bir Joker atıldı ve devam eden bu oyunda kimlerin masadan her şeyini bırakıp kalkacağı, kimlerin bir Zümrüdü Anka gibi küllerinden yeniden doğacağı blöfler üzerine kurulu oyunun derinliklerini ne kadar anlayıp/anlayamayacağına bağlı gibi gözükmektedir.
Tahlillerinde yanılanların başının “BEN DE JOKER’İM KARDEŞİM” diyenlerle büyük derde gireceğini size garanti edebiliriz.