Türkiye’nin Suriye’de başlattığı “Barış Pınarları” harekatı sonrasında kaynama derecesi daha da artan yakın coğrafyamızın gelecek yüzyılı bugünlerde şekilleniyor.
İki hafta önce Türkiye’de en önemli konu Çin’den Avrupa’ya gitmekte olan “küreselcilerin yük treni” nin Türkiye’ye ulaşması idi. Geçen haftanın en önemli konusuysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika ziyareti.
Malumunuz üzere Çin’den gelen ve bizim “küreselcilerin yük treni” adını uygun gördüğümüz tren 6 Kasım’da Ankara’ya ulaştı ve devlet töreni ile karşılandı.
Toplamda 65 ülkeyi ziyaret edecek olan tren için yapılan törende konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan “Uzak Asya ile Batı Avrupa arasındaki yük taşımacılığının 18 güne düşeceğini” kaydederek “Asya ile Avrupa arasındaki 21 trilyon dolarlık ticaret hacmini dikkate aldığımızda, meselenin önemi kolaylıkla anlaşılacaktır” demiş.
İlginç bir zamanlama ile trenin Türkiye’den geçmesinden bir hafta sonra yapılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika ziyaretinde Başkan Trump yaptığı açıklamada “ikili ticari ilişkileri 20 milyardan 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini” belirtti.
GÜVENLİKTEN EKONOMİYE DÖNÜŞ
Yani Amerika, tarihinde belki de ilk kez Türkiye ile “savunma işbirliğinin” yanına “ekonomik işbirliğini de” eklemeye, Türkiye’nin aklını çelmeye çalışıyor.
Bu durum basit bir tesadüf olabilir mi?
Hatırlarsanız Eylül ayında ABD Başkanı Trump, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında “Gelecek küreselcilerin değil vatanseverlerindir” mesajını vermiş, bir manada küreselcilerin süper güç olarak seçtikleri yeni ülke Çin’e karşı vereceği savaşın ismini doğrudan koymuştu.
Birkaç hafta önce kaleme aldığımız “Tarihe geçecek küresel yük treni yoldayken” başlıklı yazımızı şöyle bitirmiştir:
“Türkiye, 2002 yılının Kasım ayında yapılan seçimlerden sonra AK Parti’nin iktidara gelmesiyle başlamıştı yeni milenyum yolculuğuna. Çin’in tarihe geçecek yük treni 2019 yılının yine bir Kasım ayında Türkiye’ye ulaşıyor. Küresel yüküyle gelecek olan trenin lokomotif sesinin duyulmasıyla birlikte iç politikada da çok hareketli günlerin başlayacağını herhalde söyleyebiliriz.”
Peki bu satırları kaleme aldığımız tarihten beri, Ak Partiye tek başına iktidar yolunu açan 2000’li yılların olaylarına benzer neler oldu?
TARİHİN TEKERRÜRÜ
*Rahşan Ecevit affı olarak bilinen ve Aralık 2000’de çıkarılan affın bir benzerinin MHP tarafından bugün çıkarılmaya çalışılması,
*Genç Partiyi kurarak Ak Partiye gitmesi mümkün olmayan oyları bölen ve bir manada Ak Partiyi iktidara taşımış olan Cem Uzan’ın tekrar ülkeye dönerek Cumhurbaşkanlığı yarışına katılacağını söylemesi,
*Başbakanlık önünde Ecevit’in geçtiği sırada yazar kasasını yere fırlatarak halkın geçim sıkıntısının sembolü olan kişi gibi geçim sıkıntısı yüzünden toplu intihar olaylarının gündeme gelmesi,
*İstanbul’un yeni Belediye başkanı İmamoğlu’nun şiirler okuyarak ve adına kahramanlık kitapları yazdırarak bir çeşit Erdoğan’ın yakaladığı manevi kahramanlık atmosferi yakalamaya çalışması durumları ilginç benzerlikler arz etmektedir.
Bunları aklımızda tutarak bir başka konuya geçelim.
Gözünüzden kaçmamış olmalı, küreselcilerin treni Türkiye’den geçerken bize bir hediye bıraktı ve Çinli ICBC Bankası İstanbul’un iş merkezi Levent’te inşa edilen İstanbul Tower 205 binasını 594 milyon dolara satın aldı ve yine aynı gün Fitch 7 yıl sonra Türkiye’nin kredi notunu yükseltti.
Bu kadarla da kalmadı Çinliler küresel trenin en önemli geçiş güzergahı olan 3. Boğaz köprüsünün (Yavuz Sultan Selim) hisselerinin % 20’sine talip olduklarını bildirdiler.
Bir manada Çin, kurduğu yeni İpek Yolu düzenine binaen “mekanın sahibi geldi” mesajını vermiş oldu.
Biliyorsunuz, bir süredir İstanbul Büyükşehir Belediyesi otobüs duraklarına Çince tabelalar asmakta ve bu durum Uygur Türklerine Çin devletinin yaptığı baskılar göz önüne alınınca halkımızın tepkisini çekmekteydi.
LONDRA – İSTANBUL KÖPRÜSÜ
İlginç bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika Başkan Trump ile görüştüğü sıralarda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Londra ziyareti yapmaktaydı. Küreselci aklın gelecek kurgusunda iki önemli “şehir devleti” olan Londra ve İstanbul belediye başkanları arkalarında bir başka sembol köprü olan “London Bridge” (Londra Köprüsü) ile objektiflere poz verdiler.
Twitter hesabında yayınlanan bu güzel fotoğrafın açıklamasında ise İmamoğlu şu mesajı vermekteydi:
“İstanbul ve Londra bundan sonra hiç olmadığı kadar yakın ve ortak akılla çalışacak.”
İlginç mi?
Tıpkı İmamoğlu gibi belediye işlerinden çok üzerine vazife olmayan işlerle uğraşmasıyla ünlü Londra belediye başkanı Khan, Trump’a karşı Londra’da eylemler düzenlenmesine önayak olmuş ve Brexit referandumunda halkın AB’den ayrılma kararı vermesini içine sindiremeyerek Londra’nın Birleşik Krallıktan ayrılabileceği mesajını vermişti.
Yani küreselci patronlarının mesajını seslendirmişti.
İBB Bakanı İmamoğlu’nun Londra ziyareti bununla da sınırlı kalmamış, İngiliz derin devletinin düşünce kuruluşu/beyni olarak bilinen Chatham House’da görüşmeler yapmıştı.
Chatham House geçtiğimiz ay “Dünya ekonomisi yeni bir lider bulabilir mi” başlıklı raporunda “Trump’lı Amerika’nın küresel ekonomi liderliğinden uzaklaştığını” vurgularken bu çalışmaya ilginç bir kapak resmi kullanıyordu.
Küreselcilerin bir diğer altın çocuğu İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney ise , geçtiğimiz aylarda doların yerine yeni bir kripto para birimi oluşturmayı öneriyordu.
Tekrar edelim, Erdoğan Amerika’da “küreselcilik bitti” diyen Trump ile samimi bir görüşme yaparken İBB başkanı İmamoğlu Londra’da objektiflere poz veriyordu.
Tabii hepsi bu kadar değil.
KÜRESEL ÇATIŞMA
Erdoğan’ın Amerika görüşmeleri sırasında muhtemelen oluşan samimi ortama bozulan Ortadoğu’nun mikrop ülkesi İsrail, aynı gün adeta gözü dönmüş bir şekilde Filistinlilere saldırarak Gazze’de 32 kişiyi şehit ediyordu.
Geçtiğimiz haftalarda Fransa’nın küreselci çocuğu Cumhurbaşkanı Macron “şu an yaşadığımız şey NATO’nun beyin ölümüdür, ABD, Avrupa projesine sırtını döndü” demişti. Aynı gün Benin Cumhurbaşkanı Patrice Talon, Fransız medyasına verdiği röportajda, sömürge parası CFA frangından yeni para birimi “eco”ya geçecek Batı Afrika ülkelerinin, Fransız merkez bankasında tutulan rezervlerini kısa sürede geri çekeceğini söylüyordu.
Afrika üzerinde ABD – Fransa ve ABD – Çin savaşını düşündüğünüzde sizce bu haberler birbirleriyle ilintili midir?
Macron NATO’nun bitişine ağıt yakarken Amerika Savunma Bakanı Esper “Türkiye’nin yuvaya dönmesine ihtiyaç var. Kore savaşından Afganistan’a kadar uzanan yıllar boyunca bizim iyi bir müttefikimiz oldular. İlişkilerimizi geliştirmeye devam etmeliyiz. Özellikle de askeri düzeyde bunu yapmalıyız ki ilişkimiz bu zor dönemleri atlatabilecek güçte ve derinlikte olsun” demekteydi.
PARALAR YANAR MI?
Geçen hafta gündeme gelen bir başka haber ise “Çin’in kasasında 3.1 trilyon Dolar “olduğu idi.
Bu haber bize geçmişte yaşanan ilginç bir olayı hatırlattı.
1970’li yılların başında da Avrupa ülkelerinin elinde büyük bir Dolar birikimi olmuştu. Ardından 1973 petrol ambargosu yaşanmış, yükselen petrol fiyatları yüzünden Avrupa’nın elinde biriken Dolarların çoğu ellerinden çıkmıştı.
Avrupa’nın düşünen beyinleri 1973 Arap petrol ambargosunun Amerika’nın bir oyunu oluğunu düşünmektedirler.
Petrol ülkelerinin birbiri ardına yandığı, Aramco’nun tesislerinin Suud’da saldırıya uğradığı bugünlerde Çin’in (ve Avrupa’nın) petrol ihtiyacına karşı yapılacak bir Amerikan operasyonu beklentisi içinde olmak komploculuk sayılmamalıdır.
Tıpkı dünyanın en büyük Lityum madeni yataklarına sahip Bolivya’da yapılan darbe gibi, küreselciler (Çin) ile Amerikan ulusalcılarının savaşı aralarda küçük ateşkesler sağlansa bile tüm dünyada sınır tanımadan sürecek gibi gözükmektedir.
Bu süreçte ülkelerin konumu, gücü ve oyunu anlama zekasına bağlı olarak kiminin payına halk ayaklanması çıkaracak Jokerler düşerken kimine de hediyeler düşecektir.