Çocukluğumuzda He – Man çizgi filmi vardı. Gölgeler şatosunun sırlarının koruyucusu olan prens (kahramanımız) sırtından kılıcını çeker ve gökyüzüne doğrultarak,
“Gölgelerin gücü adına, güç ben de artık” derdi.
Gökyüzünde çakan şimşeklerin kendisine verdiği güçle birlikte yenilmez bir süper kahramana dönüşür, göğsündeki haç amblemi ile kötülerle şavaşırdı.
Aslında benzer bir durumu yaşıyoruz uzunca bir süredir internet dünyamızda.
İnternet üzerinden yapılan ve İngilizce “shadow banning” olarak literatüre giren bir deyim var. Doğrudan tercüme edince “gölge yasaklama” şeklinde çevrilebilecek küçücük ama etkisi çok büyük bir cümlecik çıkıyor karşımıza.
Bu olgu, kısaca “gölgeleme” diyelim, internette hedef kişinin/kurumun/hesabın takipçileri tarafından daha az görülmesinin sağlanması ya da başka bir deyişle hizmet sağlayıcının (google, facebook, twitter vb.) hedef kişinin görünür olmasını engellemesi durumudur.
Burada yapılan sinsilik, hedef kişi ya da kurumun yasaklanarak/kapatılarak/üyeliğinin iptal edilerek tepki çekilmesi hatta duruma göre ünlü yapılması yerine gizlice görünmez hale getirilmesidir.
Yani hesabınız orada durur ama paylaşımlarınız, sizi özel olarak aramadıkları sürece, kimsenin önüne düşmez.
Uzunca bir süredir bu konu işi bilenler arasında, algoritmaların nasıl yönetileceği, demokratik haklar, kişisel haklar, hükümetlerin bireysel alana müdahalesi, teknoloji şirketlerinin tekelleşip düşünce özgürlüğüne müdahalesi vb. üzerinden tartışılıyordu.
Artık bunları tartışmaya pek fazla gerek kalmadı diyebiliriz çünkü Google, You Tube, Facebook, Twitter, Instagram gibi şirketler doğrudan yasaklama/kapatma/karartma moduna geçmiş durumdalar.
Bu kadar yoğun gündemde bu konu da nereden çıktı diyebilirsiniz. Aslında geçen sene yazdığımız bir makalenin başlığı ne demek istediğimizi anlatıyordu.
“Hikayeyi kontrol eden dünyayı kontrol eder.”
İşte bu hikayeyi kontrol etme savaşı, ülkeler, hükümetler, derin yapılar, küresel güçler, ve ezoterik yapılar arasında tüm dünyada iyice hızlanmış durumda.
Küresel sistemin ekonomik düzenine karşı alternatif yorumlarla gerçekleri deşifre eden yorumlar mı yaptınız, adınız ekonomik manipülatör oluyor.
Hükümetlerin, büyük şirketlerin, küreselcilerin yolsuzluklarını / yalanlarını deşifre mi ettiniz? Adınız ajan provokatör oluyor.
Karar: Kanalı / hesabı kapat.
Hemen çok güncel bir örnek verelim.
Ülkemizde araştırmacı gazetecilik diye birşey neredeyse hiç olmadığı için haberleri yurt dışından muhtemelen hiç tahmin edemeyeceğiniz alternatif medya organlarından takip etmeye çalışıyoruz.
Bunlardan birisi olan ve online yayın yapan dindar Hristiyan (Evangelist değil) “True News” haber kanalının önce “Pay Pay” hesabı ardından da geçen hafta “You Tube” hesabı kapatıldı.
Haber seçimleri ve analizleri ile dikkate değer bir haber-analiz kanalı olan True News en son olarak Davos’a akredite olarak katılmış ve Amerikan solu ve Siyonist lobinin tepkisini üzerine çekmişti. Siyonizm, Evangelizm ve homoseksüellik karşıtı açıklamaları, Müslümanlara olan adil yaklaşımları ile dikkat çeken kanalın son bir iki yayınından birisi özellikle dikkat çekici idi ve muhtemelen bardağı taşıran damla da bu olmuştu.
Corona virüsü tartışmalarının yapıldığı şu günlerde İngiliz “The Times” gazetesinin 25 Mayıs 2009 tarihli haberini hatırlatıyordu True News.
“Milyarderler Kulübü fazla nüfusu dizginleme peşinde” başlıklı habere göre, aralarında Bill Gates, David Rockefeller, Warren Buffet, George Soros, Michael Bloomberg (ki kendisi bugün Demokratların ABD Başkanlık aday adayıdır), Ted Turner, Oprah Winfrey gibi milyarderler gizlice toplanarak servetlerini dünyanın hızla artan nüfusunu yavaşlatma, sağlık ve eğitim imkanlarını geliştirme ve “değişimin önündeki siyasi ve dini engellerin üstesinden gelme” konusunda işbirliği yapmayı görüştüler.
Tekrar vurgulayalım.
“Değişimin önündeki siyasi ve dini engellerin üstesinden gelme.”
Toplantı Nobel ödüllü İngiliz biyokimyager ve Rockefeller Üniversitesi Başkanı Sir Paul Nurse’ün evinde yapılmıştı. Herşey o kadar gizliydi ki katılımcılar yardımcılarına güvenlik toplantısında olduklarını söylemişlerdi.
Toplantı nihayetinde varılan ortak görüş “artan dünya nüfusunun kabus boyutlarında bir problem olduğu ve büyük beyinlerin bu konuya bir çözüm bulması gerektiği” idi.
Olayın oartaya çıkmasından sonar katılımcılardan birine “niye gizlice buluştukları” sorulunca “bunun zenginler arası bir toplantı olması hasebiyle medyada duyulursa alternatif bir dünya hükümeti gibi bir portre çizilebileceği endişesi taşıdıkları için cevabını vermişti.
“Dünya nüfusunu azaltma toplantısı yapılıyor” ve katılımcıların çekindikleri şeye bakın.
Niye iyi niyetlerinden şüpheleneceğimizi düşünmüşler, anlayamadık doğrusu!
Devam edelim.
Yine aynı haberde True News, 1986 yılında yazılan “If I were an animal” (Eğer hayvan olsaydım) isimli kitaptan bahsetmektedir. Fleur Cowles’in kitabına önsöz yazan İngiltere prensi Philip (Kraliçe Elizabeth’in kocası) aynen şöyle der:
“Eğer dünyaya yeniden gelseydim, insan nüfusunu azaltacak öldürücü bir virüs olmayı isterdim.”
Kimileri bu sözün cımbızlandığını iddia etse de sevgili virüsümüzün, pardon prensimizin artan dünya nüfusu ile ilgili sızlandığı videolar her yerde bulunmaktadır.
Mesela 2011 yılında verdiği bir mülakatta spikerin sorduğu “doğanın karşılaştığı en büyük sınama nedir” sorusuna “artan dünya nüfusu” diyerek cevaplamaktadır. Spikerin bu konuda ne yapılmalı sorusuna ise “ailenin gönüllü olarak sınırlandırılması (sayısal olarak) cevabını vermiştir.
Bu bağlamda sevgili prensimizin dünyayı kasıp kavuran Corona virüsüne büyük bir hayranlık beslemesi çok şaşırtıcı olmayacaktır herhalde.
Keşke birileri sorabilseydi.
Dünya nüfusunun, Asya’nın artan gücünün ve dinlerin bitirilme çalışmalarının yapıldığını yıllardır örneklerle anlatmaya çalışıyoruz. Bu işler kotarılırken hikayenin kontrol altında tutulması ve kitlelerin uyanmasının engellenmesi gerekmektedir.
İşte bu noktada haber Nazileri devreye girmekte ve sistemin kabul ettirmeye çalıştığı içeriğin dışına çıkanları artık sadece gölgelemekle yetinmeyip doğrudan sistemin dışına atmaktadırlar.
Ne demişti eski Amerikan Başkan yardımcısı Joe Biden.
“İnternet denen ufaklık yönetme işimizi zorlaştırıyor.”
Ülkelerin trol orduları ile yönetildiği, savaşların siber saldırılarla yapıldığı, düşmanların karakter suikastları ile yok edilmeye çalışıldığı, seçimlerin Facebook ile kazanıldığı bugünlerde, adil ve bilinçli sesleri kesmek için her şeyin yapılacağı, Corona virüsü, terör saldırısı, doğal felaketler gibi her facianın bir fırsata dönüştürülüp bilinçli insanları sindirmek için değerlendirileceği bir dönemdeyiz.