Ömer Kayani
Geçen sene tam bu zamanlarda “büyük çöküşe hazır mısınız” diye sormuş ve Amerikalı besteci ve şarkıcı Frank Zappa’nın şu sözünü hatırlatmıştık.
“Amerika’da özgürlük denen illüzyon bunu devam ettirmek kârlı olduğu müddetçe sürdürülecektir. Sürdürmenin pahalıya geldiği noktada sahneyi değiştirecekler, perdeleri açacaklar, masa ve sandalyeleri yol üstünden çekecekler ve işte o zaman tiyatronun ardındaki tuğla duvarı göreceksiniz.”
O günden beri Amerika’da kongrenin işgalinden askeri darbe tartışmalarına kadar birçok kişinin yaşanabileceğini hiç düşünmediği neler oldu neler.
Yine aynı yazımızda CNBC’de yayınlanan “niye geçen sene 1300’den fazla CEO görevlerini bıraktılar” diye soran bir habere dikkatinizi çekmiştik.
“Keza bu senenin başından beri de Corona virüsünün yayılma hızıyla yarışan CEO istifalarının hesabını tutabilmek mümkün değil. Tutanlar 2019 sonu itibariyle sayının 1480’e ulaştığını söylüyorlar.”
İşte bu 1400’lü rakam geçen hafta karşılaştığımız bir haber sonrasında kafamızda bir ışığın yeniden yanmasına sebep oldu.
Tesla’nın sahibi Elon Musk’a “Bitcoin” almasını öneren ve 1 buçuk milyar dolarlık Bitcoin almasını sağlayan MicroStrategy CEO’su Michael Saylor geçtiğimiz hafta bir toplantı düzenleyerek firmalara nasıl büyük miktarda Bitcoin alabilecekleri konusunu anlatmayı teklif eder.
Ve toplantıya 1400 şirketin temsilcileri katılır.
İlginç mi?
İlginç bulmadıysanız biraz daha hatırlayalım.
Aşağıdaki satırlarda geçen sene Nisan ayında yazdığımız “Geri Sayım” başlıklı yazımızdan:
“Araştırmacı David Rothkopf, 2008’de yayınlanan ‘Süper Sınıf’ adlı kitabında dünya ekonomisinin yüzde 95’inin, 14 küresel aile şirketi tarafından yönetildiğini vurguluyor. Bu 14 ailenin toplam varlığı 50 trilyon doların üzerinde. Birbirleriyle iç içe geçmiş olan ve kurdukları küresel sistemin bozulmaması başlıca amaçları olan bu dev şirketler, devletler üzerinde kendi lehlerine sürekli yaptırım uyguluyorlar.”
Şu paragrafı da hatırlayalım.
“Stefania Vitali, James Glattfelder ve Stefano Battiston adlı yazarlar tarafından kaleme alınmış olan “The Network of Global Corporate Control” (Şirketlerin Küresel Denetim Ağı) adlı araştırmaya göre dünyada küresel ölçekte birbirine bağlı olan 1318 şirketten oluşan bir ‘ağ’ bulunuyor. Bu şirketlere ‘Sistemin Merkez Firmaları’ deniyor. 2007 verilerine göre söz konusu küresel ağ, dünya ekonomisinin toplam cirosunun yüzde 60’ını gerçekleştirmekte. Bu ağın çekirdeğini ise, “Süper Varlık” olarak adlandırılan 147 şirket oluşturuyor. Bunların dünya ekonomisindeki payı ise yüzde 40 (…) 147 şirketin bulunduğu listedeki ilk 49’u bankalar ve finans kuruluşları oluşturuyor: En başta İngiliz Barclays Bank…, onu Capital Group Companies takip ediyor. Listede JP Morgan, Goldman Sachs, UBS, Credit Suisse gibi bankalar dikkat çekiyor. Trilyonlarca dolara hükmeden bu şirketler, dünya ekonomisi üzerinde muazzam bir yaptırım gücüne sahipler.”
Güzel değil mi?
1318 şirketten oluşan bir ağ.
“Bu kadarcık hata payı kadı kızında da olur” diyerek bizi kırmayın, rakamı kafanızda 1400’e tamamlayın lütfen.
İlginç bir durum var ortada, değil mi?
Her yerden karşımıza çıkan bu 1400 şirket Elon Musk gibi 1 buçuk milyar dolarlık “Bitcoin” alsalar ne olur?
Karşımıza şöyle bir rakam çıkıyor.
2.100.000.000.000
Kısaca “2 trilyon dolar” diyelim.
Yeni ABD Başkanı Biden’ın dağıtmayı taahüt ettiği “2 trilyon dolarlık parasal genişleme paketine” eşit bir rakam çıktı mı karşınıza?
İlginç dediğinizi duyar gibiyiz.
Geçen ay sorduğumuz “kripto paralarla dünya merkez bankaları mı shortlanıyor” sorusu şimdi daha bir anlam kazandı mı?
Resmin parçalarını birleştirerek anlamlandırmaya devam edelim.
Malumunuz Elon Musk Btcoin alımını açıkladıktan sonra bu kripto paranın fiyatı tüm zamanların rekorunu kırarak neredeyse 50.000 USD seviyesine dayandı.
Bununla kalmayan Musk, Tesla marka arabalarının satışının Bitcoin ile de yapılacağını, ayrıca portföyüne külçe altın ve benzeri altın fonlarını da ekleyeceğini duyurdu.
Aslında mantıken Musk’tan beklenen gümüşü alım portföyüne eklemesi idi çünkü Tesla’nın araba üretiminde büyük miktarlarda gümüş kullanımı mevcut.
Yine geçtiğimiz haftalarda büyük bir gümüş sıkıştırması denenmiş ve fiyatlar son yılların en yüksek seviyesine ulaştıktan sonra manipülatör bankaların müdahalesi ile tekrar düşürülmüştü.
Dolayısıyla Musk’ın kullanacağı ürün yerine altın ve bitcoine yönelmesi şu analiz kaçınılmaz kılıyor.
En büyük balon olan Tesla hisselerinin borsa balonu ile birlikte patlayacağını, Amerikan Dolarının rezerv para statüsünü kaybedeceğini bilen Musk, bu yıkımdan şirketini sağ çıkarabilmek için varlıklarını dijital ve fiziki olarak elinde tutabileceği ürünlere yönlendiriyor.
Onu 1400’ler çetesinin diğer üyelerinin de izleyeceğinden eminiz.
Gelin şu finans piyasalarına biraz daha dalalım ve bazılarının “Amsterdamlı kahin” lakabını uygun gördüğü Willem Middelkoop’a kulak verelim.
“Paladyum senelerce altın ve gümüş gibi manipüle edilmiş, shortlanmıştı. 2017-2018 senelerinde hibrit arabalar için büyük miktarlarda paladyum gerekince açığa satan manipülatörler çok kötü yakalanmış, fiziki teslimat isteyenlerin isteklerine yetişebilmek için gerçekten alım yapmaları gerektiğinde fiyatlar 3-4 katına çıkmıştı. Sonuçta manipülatörlerin aradan çıkmak zorunda kalması sonrasında piyasa gerçek fiyatına oturmuştur ve o günden beri yaklaşık aynı seviyelerden devam etmektedir.
Aynı şey şu anda gümüş, altın ve hatta yine yeni nesil arabalar için gerekli olan platinyumda da yaşanmaktadır ve bunun paniğine kapılan ABD ekonomi kurmayları Janet Yellen başkanlığında acil toplantı yapmak zorunda kalmıştır.”
Malumunuz, toplantı gündemi geçen haftalarda bahsettiğimiz “Game Stop” hisselerinde yaşanan sıkıştırma hadisesi gibi gözükse de asıl panik oluşturan konunun bu olayın hemen ardından gelen gümüş fiyatlarını sıkıştırma / manipülatörleri patlatma meselesi olduğunu düşünüyoruz.
Çünkü altın ve gümüş Amerikan doları ile tahterevallinin ters köşelerindedir.
Limitsiz Amerikan doları basabilenler limitsiz altın gümüş basamamaktadırlar ve bu piyasaların manipülatif kağıt borsası ile tüm bağını koparması hem ABD dolarının rezerv para birimi olma statüsünü bitirmekte hem de emtia pazarında oluşturduğu yukarı yönlü hareketle enflasyonist baskıyı tetiklemektedir.
“1930’larda olduğu gibi ekonomik krizin çözümü için altın fiyatlarına yeniden değerleme (değerini artırma) yapmak ve bu bağlamda SDR (özel çekme hakkı) sepetinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Çin IMF’nin SDR sepetine altını da eklemek istemiş ama Amerika buna karşı çıkmıştı. Tüm dünya merkez bankaları dijital para üzerinde çalışırken bu sepetin dijital paralar ve yeniden değerlemesi yapılmış altın üzerinden yeniden tanımlanacağı düşünülmektedir.
Amerikan dolarının çökerek dünyanın bir kaosa sürüklenmesini engellemek için büyük bir çalışma yürütülmektedir ve Amerika’da kaçınılmazı bildiği için bu konuyu gündeme getirmesi/çözmesi için bir dosttan yardım istemiştir.
2019 yılında bu amaçla Jackson Hall toplantısında bir konuşma yaptırılan İngiltere Merkez bankası başkanı Carney, doların küresel rezerv para olarak pozisyonuyla ilgili olarak Facebook Inc.’nin oluşturmayı planladığı Libra’ya benzer bir dijital paranın daha iyi bir seçenek olacağını, doların rezerv para statüsünün Çin’in renminbi’si gibi diğer bir ülkenin para birimi tarafından üstlenilmesine göre daha tercih edilebilir olduğunu ifade etmişti.”
Yani toparlarsak, Amerikan Dolarının yerine Çin’in değil ortak bir dijital paranın konulması gerektiği İngiltere Merkez Bankası Başkanına Amerikalılar tarafından söyletilmiştir.
Şimdi tüm bunlara bir iki haber daha ekleyerek toparlayalım.
* Çin’in İran’da devasa Bitcoin (merkeziyetsiz kripto para) madenciliği yapan çiftlikleri ortaya çıktı.
* Bitcoin en değerli varlıklarda dokuzuncu sıraya yükseldi.
* Amerikan Kongresi bütçe ofisine göre 2021 yılında federal bütçe açığın 2.3 trilyon dolar olması bekleniyor.
* Ve en önemlisi yeni Amerikan Başkanı Joe Biden geçtiğimiz hafta Savunma Bakanlığı (Pentagon) bünyesinde sivil ve askeri 15 kişiden oluşan ve Pekin yönetiminin icraatlerine odaklanacak “Çin Görev Gücü” adlı bir birimin kurulduğunu açıkladı.
Peki bu görev gücü ne yapacakmış?
ABD ile Çin arasında süren siyasi ve ekonomik savaşı bitirecekmiş (!)
Siyasi ve ekonomik savaşı bitirecek görev gücünün “Savunma Bakanlığı” bünyesinde kurulması oldukça güzel düşünülmüş, değil mi?
Diğer taraftan İngiltere öncülüğünde Uygurlar’a yapılan zulüm üzerinden Çin’e karşı dünya genelindebüyük bir baskı yapma çalışması açıkça farkedilmektedir.
Eğer Çin ve arkasındaki güç kendilerinden istenen yeni ekonomik sisteme razı edilirse, bir süre sonra dünyada Uygurlara yapılan zulmü bizden başka hatırlayan kalmayacaktır, buna emin olabilirsiniz.
Geçen hafta yazımızı bitirirken Godzilla ve King Kong’un bu baharda savaşacaklarını ve birinin diğerinin karşısında eğileceğini söylemiştik hani.
Fantazi film anlattığımızı zannetmeyin diye bu hafta da konunun perde gerisinde yaşanan ekonomik ve siyasi savaş boyutunu anlatmaya çalıştık.
Yaşanacak “büyük savaş” ya da “geçici anlaşma” öncesi taraflar tüm piyonlarını küresel şirketler, ekonomik ve askeri pozisyon almalarla masaya sürüyorlar.
2021 yılının 2020 yılından bile “daha ilginç” geçeceği açık bir şekilde ortadadır.
Yazımıza geçen sene bu zamanlarda kaleme aldığımız makalemizden bir paragrafla başlamıştık yine o yazıdan bir paragrafla noktalayalım.
“Ama hiç bir siyasi lider çıkıp halkına tarih boyunca her büyük salgından sonra dünyanın küresel para biriminin değiştiğini anlatmamaktadır.”