Ömer Kayani
Yaklaşık 5 sene kadar önce yani 2016 yılının Ocak ayında Rusya Devlet başkanı Vladimir Putin birden bire ortaya çıkarak “en etkilisini bulduk” demişti.
Haberin detaylarına inince anlıyorduk ki Putin zaman zaman Afrika’yı kasıp kavuran Ebola virüsüne karşı geliştirdikleri bir aşıdan bahsediyordu.
Buldukları Rus aşısının diğer ilaçlara karşı daha etkili olduğunu iddia eden Putin, ”İyi bir haberimiz var, Sağlık Bakanı da bu konuyla ilgili açıklama yapacaktır. Rusya gerekli testlerden sonra bu zamana kadar dünyada kullanılan diğer ilaçlara kıyasla daha etkili olduğu saptanan Ebola virüsüne karşı ilacı buldu” demişti.
Haberde “İnsan Sağlığı ve Tüketici Haklarını Koruma Servisi” (Rospotrebnadzor) Başkanı Anna Popova’nın Aralık ayında yaptığı açıklamada, aşının kaydedilmesi için gerekli tüm belgelerin verildiğini belirtmişti.
Konu haliyle dikkatimizi çekmişti çünkü Ebola Rusya’yı tehdit eden bir hastalık değildi. Bununla birlikte bir Rus firması aşıyı gerçekten bulduysa kısıtlı bir Afrika coğrafyasını tehdit eden ve global pandemi olmayan bir hastalıkla alakalı Rus Devlet Başkanlığı seviyesinde bir açıklama yapılmasını o gün şöyle değerlendirmiştik.
“Demek ki Rusya önümüzdeki günlerde çok gözükmediği Afrika sahnesinde de yer almaya başlayacak. Ebola aşısı bizde başka çağrışım yapmıyor. Rusya, “yakında Afrika’ya da açılıyoruz” diyor.”
Bunları yazdıktan sonra bir parça da istihza ile şu satırları da yazımızın sonuna eklemiştik.
“Bir ihtimal daha var, bizim içimiz çok fesat. Onlar sadece insanlığın yararı için çalışıyorlar.”
Neyse ki eksik olmasınlar 2021 yılında “Bloomberg” imdadımıza yetişti.
Hem içimizin çok fesat olmadığını anladık, hem de 5 yıllık analizimizin ve kapitalizmin çalışma şeklinin sağlamasını yapmış olduk.
Bloomberg’de çıkan ve gazeteci yazar Bobby Ghosn imzalı makalede “Türkiye Afrika’da büyük bir etki kurdu. Covid-19 bunu tehdit ediyor” başlığı kullanılırken, son dönemde corona virüsü sebebiyle Türkiye’nin bölgeye olan yatırımları ve desteklerinin sekteye uğradığı belirtildi.
Türkiye’nin Afrika’da son yıllarda 30 elçilik açtığını ve Fransa ile bölgede rekabete girdiği vurgulanan yazıda Ghosn’un aşı konusundaki şu vurgusu önemli:
“Fakat corona virüsü Türkiye’nin etkisinin sınırlarını gözler önüne serdi. Ankara’nın bu ülkelere teklif edebileceği bir şey yok. Çin, Hindistan ve Rusya’nın aksine Türkiye corona virüsü aşısı veremiyor ve AB, ABD ve Çin kadar derin bir cebi de yok.”
Sanırız bu paragraf aşı meselesinin nasıl siyasi bir silah olarak kullanılabileceğini ve seneler öncesinden Rusya’nın yapmaya başladığı uzun soluklu hamleyi derinlemesine anlatmaktadır.
Geçtiğimiz senenin son günlerinde Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Covid-19 aşılarıyla ilgili Rus basınına açıklamalarda bulunmuş ve “dünyada aşı konusunda enformasyon savaşının başladığının” altını çizerek Rusya’nın bu savaştaki gücünün “yerli başarılar hakkında söylediği gerçekler” olduğunu belirtmişti.
“İnsanlık adına” zamanla yarış yapıldığı iddiasıyla piyasaya sürülen aşılarla ilgili geçtiğimiz hafta önümüze düşen şu üç haberi de yukarıda bahsettiğimiz kategoriye koyamaz mıyız?
- Çin, kendi ürettiği koronavirüs aşısını olan yabancı ülke vatandaşlarına seyahat yasağını gevşettiğini açıkladı.
- Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği resmi internet sitesinde yayınladığı bildiride, “15 Mart 2021 tarihinden itibaren, Çin’de üretilen Covid-19 aşılarıyla aşılanmış ve Türkiye Sağlık Bakanlığından aşı sertifikası almış kişilerin vize başvurusunda bulunabileceğini” ifade etti.
- “AB aşı pasaportu” taslağı hazırlandı. Sadece AB’den onay alan aşılardan olanlar bu pasaportta görülecek ve AB sertifikalı aşılar serbest dolaşımdan yararlanacak. Çin aşısı bu pasaportta yer almayacağı için Türkler’e de serbest dolaşım yok.
Neyse, “insanlık” ve “aşı” kavramlarını artık aynı cümlede yan yana getirmeye gerek olmadığına göre asıl konumuza dönelim ve bahsi açılmışken şu malum “aşı pasaportundan” ve insanlığı bekleyen büyük tehlikeden bahsedelim.
YAKLAŞAN KIYAMET UYARISI
Uyarıyı yapan kişi bir aşı karşıtı değil, tam tersine aşı konusunda dünyanın en liyakatli kişilerinden biri kabul edilen Hollandalı “Dr. Geert Vanden Bossche.”
Dünyanın farklı ülkelerine/üniversitelerine uzanan çok uzun özgeçmişini burada yazmaya kalksak sütunumuz yetmeyecek olan Dr. Bossche, dünyanın en büyük ilaç/aşı firmalarında çalışmış, aşı konusunda bir çok keşifler yapmış, bir noktadan sonra kendi aşı firmasını kurmuştur. (UNIVAC)
Burada yeni aşılama teknikleri geliştiren, alanının en önemli kişilerinden sayılan bir doktor, virolog ve bir aşı uzmanı kendisi.
Sadece bu kadar da değil, size özgeçmişinin en önemli kısmını da aktaralım ki bu kişiyi aşı karşıtı filan zannetmeyin.
Bir dönem Bill ve Melinda Gates vakfının “Küresel sağlık ve aşı keşifleri” programının üst düzey yöneticisi (2008 – 2011) olarak da çalışmış Dr. Bossche.
Kısaca, eğer bir aşı firması kuracaksanız size yardım etmesi ve programı yönetmesi için dünyada çağırabileceğiniz sayılı uzmanlardan biri.
Peki Hollandalı doktor, tüm otoritelere, bilim adamı ve uzmanlara, ilgili kişilere ve tüm dünya nüfusuna yazdığı açık mektup ve verdiği mülakatta neler söylüyor.
- Virüs tüm dünyaya yayılmışken global pandeminin ortasında bu aşıları yapamazsınız.
- Aşı virüs mutasyonunu tamamlandıktan ya da ortalarda pek fazla yok iken yapılır.
- Biz virüsün evini bulma (yani misafiri olduğu vücutta ev sahibine zarar vermeden sorunsuzca yaşayabilecek şekilde bulunduğu ortama uyum sağlama) döngüsüne/sürü bağışıklığına müdahale ederek süper bir virüs oluşmasına sebep olduk.
- Bu aşılar virüsü engellemez, virüse karşı korur, semptomları azaltarak hastaneye düşmenizi engeller. Burnumuzun ucunu göremiyoruz. Biz bunu yaparken farkında olmadan virüse mutasyona uğraması için dünyanın zamanını veriyoruz ki bu onların 10 saatlerini dahi almaz. Onların hızıyla değişen varyantlara karşı aşı geliştirmemiz ve aşılama yapmamız mümkün değil. Aşı olanlar enfeksiyondan korunmuyorlar ve virüsü etraflarına yaymaya devam ediyorlar.
Bir başka deyişle aşı olanlarda semptomlar baskılanıyor, hastalığı hissetmiyorlar, ama aşılar vücüdun bağışıklık sistemine zarar vererek başka hastalıklara yol açarken diğer yandan da bu kişiler virüs taşıyıcı olmaya devam ederek etraflarına bulaştırıyorlar.
Şimdi anladınız mı aşı pasaportlarının niye oluşturulmak istendiğini?
Şimdi anladınız mı niye İngiliz, Güney Afrika, vb şekilde isimlendirilen yeni mutasyonların/varyantların her geçen gün yenilerinin ortaya çıktığını?
Bu işten öyle bir kaç doz aşı ile kurtulabileceğini sananlar çok yanılıyorlar.
Hatta Dr. Bossche bakılırsa bu işten kurtulabileceğini sananlar yanılıyorlar çünkü şu paragrafta onun dünya halklarına yazdığı 5 sayfalık açık uyarı mektubundan.
“Yukarıda anlattıklarımıza binaen, bu pandemiye yapılan kapsamlı ve hatalı insan müdahalesi sonrasında insan nüfusunun büyük bir bölümünün dünya yüzünden silinmeyeceğini hayal etmek gittikçe daha da zorlaşıyor. Görece zararsız bir virüsü bu seviyede etkili bir biyolojik kitle imha silahına dönüştürmek isteseniz bundan daha iyi çok az strateji bulabilirdiniz.”
Yani Dr. Bossche diyor ki, zararsız bir virüs ancak bu kadar etkili bir müdahale stratejisi ile kitle imha silahına dönüştürülebilirdi.
Dünya halklarının “iyiliği” için aşı diye tepemize binen Bill Gates ve avanesinin aynı zamanda “dünya nüfusunun çokluğundan” şikayet eden kişiler olması traji komik bir durum değil mi?
Biz ve bizim gibilerin komplocu damgası yeme pahasına bu işe daha en başından beri “planlı saldırı” ya da “plandemi” dediğimiz şeyi doğruluyor Bossche.
Ve uyarıyor.
Bir kaç aya kadar dünya nüfusunun büyük bir kısmını yok edecek bir “global kıyamet” yaşanabilir.
Biz, uzmanlık alanımız olmayan bir konuyu siyasi etkilerinden hareketle anlayabildiğimiz kadarıyla sizlere sunduk.
Bir iki eleştirsek hemen ayağa kalkan doktorlarımızdan ve hala tıp ve ilaç mafyasına teslim olmamış virologlarımızdan konuya çok acilen ele alıp bu 5 sayfalık açık mektubu kamuoyu önünde tartışmalarını rica etsek çok şey mi istemiş oluruz?