H5G9 VİRÜSÜ VE HİBRİT ÇOCUKLAR

Ömer Kayani

10 sene önce esrarengiz H5G9 virüsü insanların büyük bir bölümünün ölümüne neden olarak dünyada büyük bir yıkım yaratmıştır. Bu yıkım sırasında dünyaya gelen bazı çocuklar tuhaf bir şekilde yarı insan yarı hayvan olarak doğmuşlar ve bunlara hibritler (melez) adı verilmiştir.

Virüsün ilk ortaya çıkışıyla hibrit çocuklarının doğumunun aynı zamanlara denk gelmesi  yüzünden insanlar onlardan çekinirler. Virüsün mü yoksa hibrit bebeklerin mi önce ortaya çıktığından emin olamayan hayatta kalmış insanların büyük bölümü onları hedef almaya başlar.

Konumuz Netflix’in “Sweet Tooth” dizisi.

Jeff Lemire’in çizgi romanına (2009) dayandırılan dizisinin çekileceği 2018 yılında duyurulmuş ve pandemi sırasında çekimleri yapılmıştır.

İlk sezonu yayınlanan dizinin başında geyik-insan karışımı olan hibrit bebek Gus henüz babasının kucağındadır.

Virüs sonrası “büyük çöküşün” yaşandığı dünyada baba – oğul medeniyeti terk ederler .

İnsanlardan uzak bir kulübede kırsal hayatın içinde büyüyen bebek Gus vahşi doğada hayatta kalma eğitimini babasından alır.

Yıllar sonra babası yaşlanıp öldüğünde Gus dokuz yaşındadır. Dış dünyayı merak ederken bir dizi olaylar sonrasında yolu sert mizaçlı gezgin bir adamla kesişir. Gus bu yabancı ile birlikte annesinin yaşadığını düşündüğü Colorado’ya doğru seyahate başlar.

“Büyük çöküş” sonrası hayatta kalan son insanlar acımasız kuralların olduğu küçük topluluklar halinde yaşamaktadırlar. Virüs artık sorun olmaktan çıkmış olsa bile zaman zaman yeni dalgalarla insanlar yeniden tedavisi olmayan bu virüsü kapabilmektedirler.

Virüsün en önemli belirtisi serçe parmağın istem dışı hareket etmesidir.

Bu semptom görülen insanlara hemen test kitleri ile kan tesi yapılmakta, test sonucunun pozitif çıkması durumunda hemen evleriyle birlikte yakılarak imha edilmektedirler.

Gus’ın uzun seyahati sırasında karşılaştığı hibritlere hayran genç ve çocuklardan oluşan bir topluluk liderinin kendisine söyledikleri mealen şöyledir.  

“Hastalığa sizin (hibritlerin) sebep olduğunuzu düşünen insanlar aptal. Sebep meçhul ama sebebi siz değilsiniz. Melezler Dünya’yı kurtaracak. Virüsten önce Dünya ölümün eşiğindeydi. İnsanlar, daha doğrusu yetişkinler onu bencilce amaçları uğruna mahvetmiş, bize bir şey kalmamıştı. Dünyayı sömürdüler, hala sömürüyorlar. Virüs ortaya çıkmadan önce su mavi değildi. Çünkü suları çöp doldurmuşlardı. Gökyüzünü de öyle. Ama senin gibiler doğmaya başlayınca dünya yaralarını sarmaya başladı. Doğaya zarar vermeden yaşayıp Dünya’yı hayatta tutabilirsiniz. İşte bu yüzden bedeli ne olursa olsun, melezleri korumaya ant içtik.”

Bu paragrafı okuduktan sonra aklınıza “pandemi boyunca denizler mavileşti”, “hava kirliliği azaldı”, “hamilelerin de aşılanması (deneysel mRNA sıvısıyla) lazım” söylemleri geldi mi?

Dizinin ilerleyen bölümlerinde resim parça parça ortaya çıkmaya başlıyor.  

Amerikalı bir şirket buzullarda yaptığı çalışmalar sırasında bulduğu mikropla aşı geliştirme çalışmaları yapmaktadır.

Proje yöneticisi kadının anlatımından anlıyoruz ki, kimsenin varlığını bile bilmediği bir mikrobu tüm dünyada aramışlar. Sonra Alaska buzullarında buldukları mikrobu aşı denemeleri için tavuk yumurtasına enjekte etmişler. Doğru mikropları inkübe edebilirler ise onlardan aşı yapabilir ve bir sürü hayat kurtarabilirlermiş.

Peki yanlış mikropları enjekte ederlerse ne olurmuş?

Kızılca kıyamet koparmış.

Nitekim deneyin sonucunda iki şey oluyor.

Önce yumurtadan yarı insan yarı hayvan olan hibrit bir bebek olan Gus’ı yaratıyorlar.

Evet, dizide kullanılan ifade tam olarak bu.

“Yaratmak.”

Ve aynı zamanda dünyanın yüzde 99’unu öldüren H5G9 virüsünü ortaya çıkarıyorlar.

Şimdi diziyi biraz ileriye saralım.

Dünyada kalan son insanlar denen bir grup başlarında kendisine general denen liderleri eşliğinde bu hibrit çocukları yakalamaya çalışmaktadır.

Grubun liderinin amacı emrinde çalışmaya zorladığı ve bu çocuklar üzerinde deneyler yaparak virüse karşı aşı bulmaya çalışan Hint asıllı doktoruna deney malzemesi sağlamaktır.

Hint asıllı doktor demişken bir an gerçek hayata dönelim ve gezegenimizin sevimli yazılımcı “doktoru” Bill Gates’in geçtiğimiz günlerde gazetelere yansıyan haberine bakalım.

“Bir sonraki pandemi için Hindistan’da devasa mRNA fabrikaları kuracağız.” (15 Eylül 2021, The Times of India)

Hani biraz “diziyi an çomağı hazırla” gibi oldu ama biz sadece haberi  aktardık.

Sadede gelirsek, dünyayı kıran virüs bir laboratuvardan çıkmış ve burada yapılan aşı çalışmalarından hibrit bir bebek “yaratılmış.”

Yani ilk hibrit bebek laboratuvar ortamında anasız ve babasız doğmuş olsa da ileriki yıllarda doğanlar normal bir şekilde annelerinin karnında büyüyerek dünyaya geliyorlar.

“Dünyada kalan son insanlar” grubunun başındaki general ile hibrit çocuklar topluluğuna sığınak inşa eden kadın arasındaki karşılıklı restleşme de kullanılan kelimeler Hollywood yapımlarının insanoğluna bakışı konusunda artık alıştığımız ifadelere yer vermektedir.

———————————————————————————————————

General: Bu ucubelerle ilgili iki amacımız var. Köklerini kurutmak ve üzerlerinde deney yapmak.

Kadın : Sen bir dinozorsun Abbot. Soyun (normal insanlar) yok olmaya yüz tutmuş ama kabullenmek istemiyorsun.

General : İnsanlığın altın çağı kapıda, sizi temin ederim.

Kadın : Hayır, artık sıra çocuklarda. Bizim işimiz de onlara köstek olmamak.

General : Onlar mutant, istilacı haşereler. Ama doğanın şu zalim düzenine bakın ki insanlığın geleceğinin anahtarı da onlar.

Kadın : Hayır. Onlar bizden daha iyi. Senden,benden. Onlar bizim iyi yanımız. Daha ari ve yalın yanımız. Doğa bizi istemiyor. Bizi hayatta tutması için ona yeterli sebep vermedik.

——————————————————————————————————-

Çizgi romanın 2009 yılında basıldığını, diziye çekim kararının 2018 yılında verildiğini ve bir sene sonra başlayan Kovid pandemisi sırasında çekimlerin Yeni Zelanda’da yapıldığını tekrar vurgulayalım mı?

Dizinin birinci sezonu yarı insan yarı geyik hibrit çocuk Gus’ın general ve adamları tarafından ele geçirilmesi ve tutulduğu hapishanede diğer hibrit çocuklarla karşılaşmasıyla bitiyor.

Diğer sezonları beklemek istemeyenler çizgi romanını bulup okuyabilirler.

Virüslerle savaş bahanesiyle insanlığa deneysel mRNA aşıların yapıldığı bugünlerde diziyi ilginç bulacağınızı düşünüyoruz.  

Son bir notla bitirelim.

27 Mayıs’ta ABD Senatosu Cumhuriyetçilerin teknoloji yasasına eklemek istediği kimera olarak bilinen insan-hayvan melez embriyoları yaratmak için embrio ile oynanmasını  ve etik olmayan deneyler yapılmasını yasaklayacak maddeyi kabul etmedi.

 “Kimera” insan ve hayvan hücrelerinin karışımı olan canlılardır. İnsan kök hücrelerinin başka bir hayvanın embriyosuna enjekte edilmesiyle oluşturulurlar. Şimdiye kadar, hiçbir insan-hayvan hibrit embriyoları tam gebelik dönemini bitirmemiştir.

İnanırsanız…