ŞEYTANIN DÜNYAYA İNDİĞİ GÜN
Ömer Kayani
Çocukluğunuzun bittiği günü hatırlıyor musunuz?
2016 yılında “Çocukluğun sonu” dizisinde yaşayanlar hatırlıyorlar çünkü o gün dünya durdurulmuş, din, mezheb, ırk, dil, kültür, ülke, servet, toprak, hırs vb. tüm kavgalar bitirilmişti.
Dünya ülkelerinin insanları bir federasyon vetek bir bayrak altında birleşmişti.
Ve tesadüfe bakın ki tam da o yıl bir gazetede “Arrival – Geliş” filminden hareketle yazdığımız (Kasım 2016) “Geleceklerdi ama gelemediler sanki” başlıklı makalemizde “Hillary Clinton” ve “küreselcilerin” seçimi kaybederek dünyanın tepesine inemediklerini anlatmıştık.
Yazdıklarımızın sağlaması 2015 yapımı “Childhood’s End” (çocukluğun sonu) adlı üç bölümlük mini dizide varmış ama bizim rast gelmemiz 2023 yılına kısmetmiş.
Uzatmadan Arthur C. Clarke’ın bilim kurgu romanından beyaz perdeye aktarılan mini diziye geçelim.
Dizi, dünya halklarının kürenin dört bir köşesinde yaşadığı savaşlar, açlık, kirlilik, fakirlik, iklim değişikliği kaynaklı doğa olayları gibi sorunların gösterildiği kısa bir kliple başlıyor.
Ardından kameralar 2016 yılının New York şehrine dönüyor.
Dünya kelimenin tam anlamıyla durmuştur. Tüm hava taşıtları önce havada asılı kalmış, sonra yavaşça yere indirilmiştir. İstanbul dahil dünyanın 40 önemli şehrinin üzerinde devasa boyutlardaki uzay araçları belirmiştir.
Tedirgin bir bekleyişin ardından uzaylılar tüm dünya insanlarına mesajlarını yayınlarlar.
“Korkmanıza hiç gerek yok. Benim adım Karellen. Dünyaya yönetici olarak atandım. Biliyorum, bu korkutucu ve şaşırtıcı. Size yardım etmek için çok uzun bir yoldan geldiğimizi lütfen anlamaya çalışın. Savaş, kıtlık, eşitsizlik. Bunlar geçmişte kalacak, acılar bitecek, adaletsizlik bitecek. Gözyaşı değil sadece mutluluk ve güvenlik olacak. Ulusal ve yerel yönetimleriniz yetkilerini sürdürecekler. Suyunuzu ve enerjinizi siz işleteceksiniz. Dükkanlarınız açık olacak, pazarlarınızda ticaret yapılacak. Hayatlarınız eskisi gibi devam edecek, tek bir şey dışında, adaletsizlik. Bu bir gecede olacak bir şey değil ancak süreç başladı bile. Bu, insanlığın altın çağının müjdesidir. Bizler işgalci değiliz, kolaylaştırıcılarız. Değişmenize yardım edeceğiz. Biliyorum bu korkutucu geliyor ama artık yalnız değilsiniz.”
Şu sözleri dikkatli okuduğunuzda adeta şeytanın size tüm vaatlerini görebiliyorsunuz. “İnsanlığın altın çağını getireceğiz (dünyada cennet vaadi) ve “biz kolaylaştırıcılarız” (yani ıslah edicileriz).
Bir sağcı gazetenin patronu gerçek niyetlerinden şüphelenip hoşlanmadığı uzaylılara isimlerini koyar.
HÜKMEDENLER
Dünya hızla büyük bir değişime girmiştir. Gazze şeridini İsrail’den ayıran 650 kilometrelik duvar ortadan kaldırılınca Araplar ve İsrailliler birbirleriyle kucaklaşırlar. Kongo’da çatışan taraflar savaşı bırakmış uzay aracının altında birlikte dua ederler. Sudan’da da durum aynıdır. Kuzey ve Güney Kore arasında görüşmeler başlamıştır. Dünyada bilinen tüm çatışmalar sonlanmıştır. Sadece Somali’de çatışmalar durmayınca uzaylılar güneşi karartmışlardır. Aynı sıralarda tüm dünya orduları ise etkisiz hale getirilmiştir. Uzaylıların verdiği bir şişe açıldıktan sonra birçok ölümcül hasta iyileşmeye başlamıştır.
Sanki oyun yazarı sahneye çıkarak oyunu durdurmuştur. Tıpkı 2020’de bir laboratuvar şişesinden çıkartılan Kovid-19 virüsü bahanesiyle dünyada yapıldığı gibi, değil mi?
Diğer yandan uzaylılar kendilerine “Ricky” isimli bir çiftçiyi elçi olarak seçmişlerdir. Onu uzay gemilerine götürerek yapmak istediklerini anlatıp dünyaya mesajlarını onun üzerinden iletmektedirler. Anlattıklarını duyunca acaba “Davos’a mı götürdüler” diye düşünenleriniz de çıkabilir. Buna rağmen Ricky dahil hiç kimse uzaylı hükümdarın yani Karellen’in yüzünü görememektedir. Ricky ile buzlu cam gerisinden görüşen Karellen dünyanın kendisini görmeye henüz hazır olmadığını söylemektedir.
Ricky Karellen’e neden dünyaya geldiklerini sorduğunda aldığı cevap ilginçtir.
“Yıldızlararası seyahati keşfetmenin sınırındaydınız ancak yıldızlar insanoğluna göre değil Ricky.”
Ricky hala şoktadır ve ABD Başkanı, Papa ve hatta Dalai Lama varken niye kendisine geldiklerini sorar. Aldığı cevap yine ilginçtir.
“Sorun şu ki onların bagajları vardı, senin yok. (…) Değişmeye ve adapte olmaya hazırlıklısın.”
Anlayacağınız yeni hükümdarlarımız siyasi ve dini “bagajı” olmayan, değişime hazır insanları istemektedir elçileri olarak.
Bundan sonrasını kısaca anlatalım ki dizide geçen bazı repliklere yer kalsın. “Şeytan ayrıntıda gizlidir” deyimini bilirsiniz, birazdan size şeytanın ayrıntıda olmadığını ve filmde apaçık gösterildiğini kanıtlayacağız.
Karellen Ricky ile görüşmelerine devam etmektedir.
İnsanlara yardım etmek/eğitmek istediklerini, dünyadan kendisine yönelen korku, çözülme ve öfkenin ilk aşamanın parçaları olduğunu söyler Karellen. Ricky “bu yaklaşımının insanoğlunu biraz küçümseyen bir tavır” olduğunu söyleyince Karellen şu cevabı verir.
“Çocuğunu okula göndermek küçümseyici bir davranış mıdır?”
Yani Karellen insanoğlunu eğitime muhtaç “kendisinden aşağı bir mahlukat” olarak görmektedir.
Tanıdık geldi mi bu davranış?
Zaman ilerler, artık dünyada bolca yiyecek vardır. Karellen Suudi petrol rezervlerini mühürleyerek boru hatları vasıtasıyla aşağı Sahra ve Afrika’da ihtiyacı olan ülkelere arıtılmış su pompalatmaktadır. Savaşlar bittiğinden Amerikan donanması boşa çıkmış, Afrika’da kıtlık çeken ülkelere yiyecek taşımaktadır.
İNSANLIĞIN ALTIN ÇAĞI BAŞLAMIŞTIR
Uzaylılar dünyanın tepesine ineli 6 ay geçmiştir, artık her şey harika gözükmektedir. Bununla birlikte Amerika’da sağcı medya “özgürlük ligi” adı altından uzaylı karşıtı propagandaya başlamıştır. Onların getirdiği barış düzenini Nazilerin işgaller ile getirdiği barış düzenine benzetmekte, uzaylıların “tanrı gibi davranıp adeta tanrıyı yok ettiklerini” söylemektedirler.
Eminiz bu cümleyi okuyunca da aklınıza bugünün dünyasında birileri gelmiştir.
Karellen, özgürlük ligi hareketinin üstesinden geldikten sonra “dünya federasyonu” kurulur. Uluslar tek çatı altında toplanınca Karellen’e göre birinci aşama tamamlanmıştır.
Ricky ise elçilik görevinden artık yorgun ve kızgındır. Karellen’e kendisini dünyaya göstermesini, insanların göremedikleri bir yöneticiye güvenmekte zorlandıklarını söylediğinde Karellen “ama insanoğlu göremediği tanrıya güveniyor” der.
Artık yavaş yavaş bazı şeyler daha net olarak ortaya çıkmaktadır. Bazı insanlar kiliseler aracılığıyla bu yeni düzene karşı hareket ederlerken, dünya insanına durumlarını iyileştirecek tarım, tıp vb. her türlü ilim/bilgi Karellen tarafından sağlanmakta bu yüzden de dünyada bilimin ölmek üzere olduğu tartışılmaktadır.
2031 YILI
Aradan 15 sene geçer. Dünya ve insanların davranışları değişmiş, para kazanmaya gerek kalmadığından insanlar şehirleri boşaltarak kırsala, açık alanlara yerleşmişlerdir. Adeta bir “gençlik ütopyası” yaşanarak “dünya yeniden doğmuştur”.
Anlayacağınız insanların “hiç bir şeye ihtiyaçları kalmamış ve daha mutlu olmuşlardır”.
Slogan tanıdık geldi mi?
Dizide söylendiği şekliyle “Karellen dünyada cenneti yaratmayı başarmıştır.”
2031 yılında dünya halkları artık hükümdarını görmek üzere dünya federasyonu yetkililerinin önderliğinde stadyumda toplandığında uzay gemisi aşağı iner ve hükümdar dışarı çıkarak 8 milyar insana canlı yayında kendisini gösterir.
Uzay gemisinden çıkan kişi, batının dini literatüründe tasvir edilen kanatları, boynuzları, kuyruğu ve at nalı ayakları ile bildiğiniz şeytandır.
Dizinin birinci bölümü şoka girmiş dünya insanının dehşetini gösteren bu sahneyle kapanır.
SENE 2035
Karellin, ya da artık adını açıkça koyalım, şeytan yüzünü dünyaya göstereli 4 sene olmuştur. Hani Dünya Ekonomik Forumunun (WEF) işler yeterince hızlı gitmediği için 2030 planını 5 sene ileri attıkları yıl olan 2035’e ulaşmışızdır artık.
Dünya şeytanın idaresi altında yaşarken eşitsizlik, suçlar, savaşlar bitmiş, uluslar farklılıklarını bir kenara bırakıp “Dünya Federasyonu” altında tek bir ulus olmuşlardır. Artık yenilenebilir, temiz enerji ile tüm gezegeni doyurmaya yetecek kadar gıda vardır ve insanoğlunun bütün maddi gereksinimleri karşılanmaktadır. Hala ölüm olsa bile hastalıklar, stres bitmiş, insanlar daha uzun ve sağlıklı yaşamaktadırlar. Doğum oranları yükselirken, insanlar artık dünyaya çocuk getirmekten gurur duydukları bir gezegende yaşamaktadırlar.
Bununla birlikte eskiye tutunup kalmakta ısrar edenler, yani bizim gibi şeytanın getirdiği sahte güzelliğe aldanmayacak arızalı tipler için “yeni Atina” isimli bir şehir bulunmaktadır ve isteyenler eski hayat tarzları ile orada yaşamaktadırlar.
Bununla birlikte hem bilim camiasında bazıları hem de kiliseye bağlı insanlar durumdan hoşnut değildirler. Bilim camiası her türlü bilgi Karellen’den geldiği için insanların araştırmayı bıraktığını ve bunun cehalete neden olarak bilimi öldürdüğünü düşünürken, inançlı insanlar ise Karellen’in kendisi ve nereden geldiği hakkında hiç bir bilgi vermemesi dolayısıyla bir nevi sahte peygamber olduğundan şüphelenmektedirler.
Şeytanımız uzun bir aradan sonra Rick ile yeniden görüşmeye başlar ve “dünyanın yeni kaderinden” bahseder. Aynı sıralarda şeytan kendisine hizmet eden bilim merkezine bir “iletişim cihazı” göndermiş, hamile bir kadının bebeğine uzaktan müdahale ederek genetiği ile oynamıştır.
Altın çağda doğan çocukların değişik güçleri vardır ve birbirleri ile beyinsel iletişim kurabilmektedirler.
Dindarlar ise insanoğlunun ağzına bir parmak bal çalındığı için inancın son kalesinin düşmekte olduğunun görülememesinden şikayetçidirler.
Dizide inançlı ve inançsız iki kişinin şeytan sonrası kafa karışıklığı repliklere şöyle yansıyor:
“Ancak Tanrının hiçbirimize yardım ettiğini düşünmüyorum. Ben ona inanmıyorum. Bize hastalıkları verdi, onlara çare buldukça yenilerini gönderdi. Tanrı yalnızca içine bağırdığımız siyah bir boşluktu ancak sadece hükmedenler (şeytan) cevap verdi.”
Ve şeytanın “bilimsel merakı öldürüyorsunuz” diyen bilim adamına cevabı:
“Bilimsel merakınız sizi hiçbir zaman kontrol edemeyeceğiniz güçlere tehlikeli bir şekilde yaklaştırdı. Bu sizi yok ederdi. (…) Şimdi barışa kavuştunuz ve yol, varisleriniz için hazırlandı.”
Burada şeytanın varislerinizden kastının çocuklar olduğunu özellikle vurgulayalım. Sütunumuz biteli çok olduğu için bundan sonrasını çok kısaca anlatacağız.
Şeytan hamileliğine müdahale ettiği kadının karnındaki çocukla iletişim aygıtı vasıtasıyla bağlantı kurar ve çocuğa “direnmemesini ve görevini kabul etmesini” söyler. Dizinin tam bu kısmında, serbest irade, insan DNA’sının ele geçirilmesi, şeytanın inançla alay etmesi gibi o kadar çok mesaj var ki yazmakla bitmez.
O yüzden sonuca gelelim.
Gözlerinde tuhaf bir pırıltı ile doğan bebeğe “Jennifer” ismi verilmiştir ve artık 4 yaşındadır.
O günlerde dünyanın geldiği noktayı bir bilim adamının gözünden özetleyelim.
“Hükmedenler geldiğinde bizi korku ve açgözlülüğe dayanan çocukça düşüncelerimizden uzaklaştırdılar ama gençlere sundukları imkanın yanında bunun bir önemi yoktu. Daha güzel yiyecekler yiyorlar, daha güzel bir havayı teneffüs ediyorlar, insanlığın gördüğü en sağlıklıklı en stressiz hayatı yaşıyorlar. Sonuç olarak, gelecek nesil daha fit, güçlü, sağlıklı. İnsanın 2.1 versiyonu. Onların çocuklarının nasıl olacağını hayal edebiliyor musun? Şüphesiz evrim geçiriyoruz. Peki ama neye evriliyoruz?”
Peki altın çağ döneminde doğan çocuklar neler yapabiliyorlar?
“Bu çocuklardan bazıları bardakları havaya kaldırabiliyor. Bazıları arabaları hareket ettirebiliyor. Ailesiyle rüyasında üç dilde konuşabilen üç yaşında bir kızla tanıştım. Metabolizmaları hızlandı ve şüphesiz beyindeki elektriksel aktiviteleri yükseldi. Sonuç, bunlar bilişsel, telekinetik, psişik yetenekleri olan birbirine bağlı çocuklar. Tüm evrende bir şekilde birbirlerine bağlılar.”
Ne güzel değil mi? Şeytan bunu mRNA aşılarıyla mı, çiplerle mi, yoksa her ikisi ile birlikte mi başardı onun bilgisi yok maalesef dizide.
Bir de “altın çağ” demişken, kıyamet öncesi yaşanacak altın çağ ile ilgili sanki bazı hadisler vardı ama hatırlayamadık. Hollywood İslami konuları bizden daha mı iyi takip ediyor dersiniz?
VE ÇOCUKLAR ELİNİZDEN KAYIP GİDERLER
Sonuca gelirsek, çevredeki tüm çocuklar transa girmiş bir şekilde Jennifer’ı takip ettikleri için ailesi çareyi “son özgür neslin” son sığınağı olan “yeni Atina’ya” kaçmakta bulur ama değişen bir şey olmaz. Orada da tüm çocuklar mıknatıs gibi Jennifer’ın peşinden gitmektedirler.
Ve şeytan son defa tüm dünyaya hitap eder.
“ Yıllar boyunca barışın ve refahın keyfini sürdünüz. İnsanlığın altın çağıydı. Ancak güneş, en muhteşem günlerde bile batar ve şimdi sizin için yavaşça geceye doğru yol alıyor. Bizi suçlamayın biz daha yüksek bir akıl tarafından sizin gelişiminize ve bilincin daha üst bir mertebesine erişiminize nezaret etmek için görevlendirildik. Bu sizin ve birçok dünyanın kaderi. Bizim varlığımıza alıştınız ancak artık sizi daha fazla gözetemeyeceğiz. Çocuklarınız artık size ait değiller. Zaman içerisinde insan olmaya son verecekler. Dünyada daha fazla çocuk doğmayacak. Yetişkinler için ise; geleceğiniz sizindir. Kalan ömrünüz boyunca istediğiniz gibi yaşayabilirsiniz. Umuyorum ki insanlık huzur içinde yaşamaya devam edecektir.”
Bu sözlerin ardından çocuklar gökyüzüne çıkarak gözden kaybolurlar ve son özgür nesli ölecekleri güne kadar dünyada tek başlarına çocuksuz bir şekilde yapayalnız bırakırlar.
Buraya kadar anlatılmaya çalışan mesajları aldıysanız dizinin sonundaki bilim kurgu fantazi kısmını izlemeyi de size bırakalım.