Belgelerde adı geçtiği yazılanlar ;TR – 325 Emre Doğru (Stratfor analisti)TR – 705 CHP Genel başkan Yardımcısı Sezgin TanrıkuluBaşbakan’ın danışmanı İbrahim KalınGazeteci Emre Aköz (Sabah Gazetesi)Barçın İnanç ( Hürriyet Gazetesi)Taylan Bilgiç ( Hürriyet Gazetesi)Sayın Okur,Tam burada bir nokta koy ve düşün;Acaba TR-1 / TR-2 / TR-3 kimdir ???ve TR – 705 Sezgin Tanrıkulu’na kadar arada kimler vardır??? (…)Güncel son TR – KAÇ NUMARAYA KADAR GİTMEKTEDİR???
O’Hara birden, “İsmi neden Kızıl Hücre 7?” diye sordu. “Birden altıya kadarki hücreler ne iş yapıyor?”
Maddux, “Hiçbir şey,” diye cevapladı. “Bunlar gerçekte mevcut değil. Aslında hiç var olmadılar. Kızıl Hücre 7, Nixon yönetimi sırasında Soğuk Savaş hızlanırken oluşturuldu. Sovyetleri çıldırtmak için ona Kızıl Hücre 7 dediler.”
“Ne demek istiyorsun?”
“O günlerde ‘kızıl’ kelimesi, şimdiye kadarki en büyük düşmanımız olan Sovyetler Birliği’ne bir göndermeydi. Yani ‘kızıl’ kelimesi kullanılarak oluşturulan herhangi bir istihbarat hücresi mantıkî olarak Sovyetler Birliği’nde hedef olacaktı. Bizimkiler onların böyle var sayacağını biliyordu ve elbette ki biz de Sovyetler’in er ya da geç Kızıl Hücre 7’yi duyacağını biliyorduk, çünkü istihbarat dünyasında bir şeyi tamamen sır olarak tutmak imkansızdır. Para her kapıyı açar ve rüşvet her yerde var. Para ve kadın ile hemen her adama istediğinizi yaptırabilirsiniz.”
“Öyleyse,” dedi O’hara, “Bizimkiler Sovyetler’e birden altıya kadar hücrelerin de var olduğunu düşündürmek için Kızıl Hücre 7 ismini koydular. Sovyetler’in diğer altı hücreyi ararken boşu boşuna zaman ve enerji harcamaları için. Halbuki bunlar sadece bizim hayal ürünümüzken, ve onların; öyle mi?”
“Aynen öyle.Ve ne kadar fazla yüksek makamlardaki Sovyet yetkilisi hücrelerin var olmadığını duysa, onları bulmak için daha fazla arama yapıyorlardı. Bak ne diyeceğim. Bu süreçte çok fazla para ve kaynak ziyan ettiler. Anlayacağın, Ruslar gerçekten paranoyaktır. Demek istediğim, biz bu iştekiler hepimiz bir dereceye kadar paranoyağız. Ama onlar artık aşmışlarve sanırım sebebini anlıyorum. Bu onların kanında var. Orada herkes, hatta komşular bile, birbirini o kadar uzun süredir gözetliyor ki, artık böyle olmamak ellerinde değil.Duydum ki, duvar çöker ve dünyaları dağılırken bile birden altıya kadarki hücreyi aramaktalarmış.”
O’Hara gülümsedi, “Çok akıllıca, değil mi?”