Türkiye’yi basın özgürlüğü yok diye dünyaya şikayet eden yazar Elif Şafak, bu kez ‘Türkiye depresyonda, toplumda keskin ayrılıklar var’ diye şikayet etti.(…)Elif Şafak ülke içi ve Suriye savaşıyla beraber bölgedeki gelişmeleri ele aldığı makalesini şu sözlerle noktalıyor:
‘Türkiye’de iktidardaki politikacılar uzunca bir zaman ‘demokrasiyi’, ‘çoğulculukla’ karıştırdı. Sandık önemli olsa da, demokrasi yalnızca siyasi partilerin almayı başardığı oy sayıyla ilgili değildir. Demokrasi aynı zamanda hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, kadın hakları, azınlık hakları, kültürel ve siyasi çeşitlilik, medya özgürlüğü, ifade özgürlüğü, sindirilmeden konuşma ve yazma hakkıdır. Bu evrensel temel kural doğrultusunda,Türkiye Suriye veya Orta Doğu’ya karışmak yerine, derhal kendine bakmalıdır.’
Uzun uzun her psikolojik savaş ajanının hezeyanları ile sizi sıkacak değiliz. Biz kısaca asıl söylemek istediği cümleyi çekip çıkardık haberden. Türkiye eskisi gibi içine kapansın ve global oyuncu olmasın demiş. Tam Batının istediği eski Türkiye, onların patronları adına istedikleri.
Bir haberimizde 2012 yılından. Ne demek istediğimiz ve bu psikolojik savaş ajanlarının kimlere hizmet ettiklerini daha açık bir şekilde anlatacak.
Fransa Cumhuriyeti Kültür Bakanı adına Sanat ve Edebiyat Şövalyesi (Chevalier dans l’Ordre National des Arts et des Lettres) nişanı Beyoğlu’ndaki Fransız Sarayı’nda düzenlenen törenle Elif Şafak’a verildi.”Elif Şafak’a Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanı”nda, törene katılan kişilere ve törende yapılan konuşmalara bakınca, Türk edebiyatının ne hallere düşürüldüğünün acı fotoğrafını görüyoruz.
Yıllardır, “Edebiyat yoksulların yanında olmalıdır!” demeyi bile “Politika yapıyorsun!” suçlaması içeren onlarca kuramla bize yasaklayanların, edebiyatı, özellikle ödüller aracılığıyla emperyalist politikaların elinde nasıl oyuncak haline getirdiklerini sayın büyükelçi törendeki konuşmasıyla itiraf ediyor:
“Romanda, Ermeni Soykırımı’nın unutulması konusunu büyük bir incelikle ele aldığınız bölümlerden dolayı Türklüğe hakaret ettiğiniz gerekçesiyle hakkınızda soruşturma açıldı. Ne mutludur ki, bu karanlıkçı davadan vazgeçildi. Ama yine de bu tecrübenin sizi derinden etkilediğini biliyorum.Ne mutlu bizlere ki, geçirdiğiniz bu zor zamanlar, Türk toplumunun bilinçaltı üzerine çalışmanıza devam etmek konusunda cesaretinizi kırmadı.’
Edebiyatın insanların ve toplumların bilinçaltına ‘çalıştığı’ önemli bir gerçektir. Edebiyatla siz tüm toplumun ideolojisini değiştirebilir ve onları yönlendirebilirsiniz. (1980 darbesinden sonra yapıldığı gibi. )Burada, sayın ekselansları, Elif Şafak’ın romanlarında ‘Ermeni soykırımı yapılmıştır’ı beyinlere ‘incelikle işlediği’ ve bunun için bu ödülü verdiklerini itiraf ediyor!(…)
Törene katılanlar:
Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili, Elif Şafak, eşi Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve TESEV kurucu üyesi Eyüp Can, Doğan Hızlan, Sedat Ergin, Star Gazetesi yazarı Mustafa Akyol, Leyla Alaton, “Hamdi Akın’ın da bulunduğu iş ve sanat dünyasından birçok kişi!” (…)
Daha ne deseymiş adamcağız. Keşke herkes bu kadar açık sözlü olsa. Hayat daha kolay olurdu…