Cumartesi günü Hürriyet birinci sayfasından her zaman yaptığını yaparak bir sızdırma habere imza attı. Bilerek ve isteyerek DHKP-C elemanı ve Sabancı suikasti sanığı İsmail Akkol ve Hasan Biber’in Türkiye’ye sızdığını haber verdi. Bu haberin alınması demek bu kişilerin istihbarat tarafından takip edildiği yada etraflarında çemberin daraltıldığı anlamına gelmekte iken böyle bir haberin yayınlanmasının tek amacı bu kişilerin uyarılmasından başka birşey olamaz. Utanmasa Hürriyet şu manşeti atardı: ‘Deşifre oldunuz, acil planlarınızı değiştirin ve yeraltına inin’.
31 Ocak 2016 Hürrriyet gazetesi
Devlet içindeki yada bazı dış istihbarat servislerinin bu desteği işe yaramadı ve Sabancı suikasti sanığı İsmail Akkol 20 sen sonra yakalandı. Muhtemelen burada bir tuzak kurulduğu kokusu burnumuza gelse de şu an için birşey söylemek mümkün değil. Zaman içinde ortaya çıkacaktır.
Özellikle Habertürk gazetesinin attığı 10 saatte kıskıvrak manşeti bir istihbarat servisi tarafından operasyonun baştan sona planlanarak yönetildiği izlenimi yaratıyor.
Bu olayın nasıl olduğunu ancak planlayan bilir ve zaman içinde sızdırma haberlerle bizde belki bir kısmını öğrenebiliriz. Ama bizimde bu konuda söyleyecek bir iki sözümüz var. Özellikle olayın zamanlaması hakkında.
Önce 28 Ocak 2016 tarihli analizimizi hatırlatalım. Ne demiştik?
Yukarıdaki haberler Avrupa ve taşeron partisi CHP’nin, yine Avrupa’nın taşeronu olan terör örgütü DHKP-C ye verdiği açık desteği gözler önüne sermeye yetiyor.
DHKP-C ve CHP birlikteliğinin iki tarafa da bir hayır getireceğini söyleyemeyiz. Sonları muhtemelen her tetikçi ve ayakçı gibi böyle olacaktır…
Daha yazdıklarımızın mürekkebi kurumadan bir Sabancı suikastı zanlısı daha muhtemelen bir tuzak kurularak Türkiye’ye çekildi ve tutuklandı. Devlet bir terör örgütü ve zihniyetinin partileşme sürecine bir operasyonla karşılık vererek DHKP-C’nin kara kutusunu ele geçirdi. Mesaj çok açık. Daha partileşemeden sizi boğarım ve bütün kirli ilişkilerinizi açıklarım.
Umarız İsmail Akkol hapishanede çok iyi bir koruma altında tutulur ve sonu Mustafa Duyar gibi olmaz. Çünkü onun da Öcalan gibi devlete vereceği daha çok hizmetler var…