‘Afrika Savaşları 5: Bizden çok rahatsızlar’ başlıklı analizimizde Türkiye’nin Arap yarımadası ve Afrika’da giderek artan varlığı ve etkinliğinden Batılıların çok rahatsız olduğunu belirtmiş, Türk varlığına karşı özellikle Somali’de ardı ardına gelen saldırıları listelemiş ve aşağıdaki haritayı çizmiştik.
Görünen o ki bu haritayı yeniden güncellememiz gerekecek. Önce haber sonra yeni harita:
Somali Kızıldeniz’den Aden Körfezi’ne açılan noktada bulunan, uzun sahillere sahip bir ülke. Ayrıca Afrika’nın en gelişmiş ülkeleri olan Kenya ve Etiyopya’ya giden yolu da kontrol ediyor. Bu ülke, Türkiye’nin 2011’den bu yana geliştirdiği Afrika açılımında ilk ayağı oluşturmuştu.
İNSANİ VE DİPLOMATİK YARDIMLAR ETKİLİ OLDU
Türkiye Somali’ye yıllardır önemli yardımlarda bulunuyor. Bu işbirliğinin şimdi askeri alanda da kendini göstereceği anlaşılıyor. Birleşmiş Milletler’in onayladığı yaklaşık on bin 500 Somalili asker, Türkiye’nin Somali’de oluşturacağı askeri tesiste eğitim görecek. Bir seferde yaklaşık 500 askerin eğitileceği tesisin yaz sonunda faaliyete geçmesi bekleniyor. Tesisin güvenliğin sağlamakla ve eğitim faaliyetiyle görevli yaklaşık 200 Türk askeri burada görev yapacak. Somali’de açılacak askeri eğitim tesisi ‘Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşması’na dair kanun tasarısı adıyla Meclis Savunma Komisyonu’nda onaylandı. Somali’de El Kaide bağlantılı Eş Şebab saldırıları ve devletin ciddi bir güvenlik biriminin olmaması sebebiyle yaklaşık 80 milyon hektarlık tarım alanı işlenemiyor, doğal kaynaklar için yatırım yapılamıyor.
YERLİ SİLAHLAR İÇİN PAZAR AÇILIYOR
Türk diplomatik kaynakları, Türkiye’nin bu girişimlerinin bir sebebinin de savunma sanayi alanında dışarıya açılım yapmak olduğunu belirtiyor. Türkiye, ürettiği küçük ve orta ölçekli silahlar için yeni pazarlar arıyor. Bu adımı Afrika ve Ortadoğu bölgesinde atarak başlıyor. Türkiye’nin hem ilişkilerin ileri düzeyde olduğu hem de jeopolitik öneme sahip Katar, Somali gibi ülkeleri tercih etmesinin sebeplerinden biri de bu.
KATAR’DA DA KURULUYOR
2014’ün Aralık ayında Katar Emiri Al Tani’nin Ankara ziyaretinde, iki ülke aralarındaki işbirliğini askeri alanda daha ileri boyutlara taşıma kararı almış; bu çerçevede Katar’da bir Türk üssü kurulmasında mutabakat sağlanmıştı. Kasım 2015 itibariyle de ortak tatbikatlarla karar pratiğe dökülmüş oldu. Tatbikata giden yaklaşık 100 Türk askeri Katar’dan dönmedi, böylece ilk askeri unsurlar çalışmaya başladı. Üssün tamamlanmasıyla birlikte yaklaşık üç bin Türk askerinin Katar’da görev yapması planlanıyor.
Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin bölgede siyasi olarak daha fazla etkili olabilmesi için askeri işbirliği de yaratmak gerektiğini söylüyor. Bunun da adımları, hem jeopolitik önemi olan hem de ikili ilişkilerin iyi olduğu ülkelerle başlıyor.
TÜRKİYE ASKERİ VARLIĞINI ORTAYA KOYUYOR
Katar’ın ‘hem ilişkilerinin gergin olduğu ülkeler hem de terörist gruplar tarafından tehdit altında olduğunu’ söyleyen kaynaklar, önlem almak için işbirliğine ihtiyaç duyduğunu, bunun için de Türkiye ile askeri ilişkileri geliştirmek istediğini belirtti. Türkiye’nin askeri alanda da varlığını ortaya koymak için Katar’ın önemli bir üs olduğunu söyledi.
Bölgede güç kazanmak için İran ve Suudi Arabistan arasında yükselen bir rekabet var. Suriye ve Yemen’deki savaşlarda da iki ülke arasında nüfuz yaratma mücadelesi sürüyor. Son olarak Şii din adamı Şeyh Nimr’i idam eden Suudi Arabistan’ın Tahran’daki büyükelçiliği basıldıktan sonra Suud Büyükelçi Riyad’a geri çağırıldı. Bu mücadelede Suudi Arabistan’ın yanında yer alan Katar da Tahran’dan büyükelçisini çekti. Katar, Basra Körfezi’nin Arap yakasını, Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile birlikte kontrol eden ülkelerden biri.
Yeni haritamız ve öngörümüz:
Bu resimde Suudi Arabistan’a yapılacak bir Türk askeri üssü resmi tamamlayacaktır… Bu da ‘Stratejik Haber Analiz’ olarak bizim öngörümüz olsun.
Somali’ye Türk askeri ve muhtemelen üssü konusunun bugün medyaya düştüğünü biliyorsunuz. Peki bugün başka ne oldu?
İngiltere’nin başkenti Londra’yı ziyaret eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, ‘Waterstone’s’ adlı kitapçıya gitti. Raflardaki kitapları dikkatle inceleyen Ahmet Davutoğlu, özellikle tarih kitaplarına ilgi gösterdi. Davutoğlu, Peter Frankopan’ın dünya ekonomi tarihinde Doğu’nun önemini anlatan’The Silk Roads: A New History of the World'(İpek Yolu: Dünyanın Yeni Tarihi) kitabını dikkatle inceledi.(ve satın aldı ve kitabın kapağı ile poz verdi)
The sun is setting on the Western world. Slowly but surely, the direction in which the world spins has reversed: where for the last five centuries the globe turned westwards on its axis, it now turns to the east…http://www.bloomsbury.com/
Kitabın tanıtımından bir paragraf: ‘Batı dünyası üzerinde güneş batıyor. Yavaş ama emin bir şekilde, dünyanın dönüş yönü tersine döndü: Son beş yüz yılda ekseni üzerinde batıya doğru dönen dünya artık doğuya doğru dönüyor. ‘ Başbakan Ahmet Davutoğlu Londra’da kitapçı ziyaretinden sonra İngiltere başbakanı Cameron ile buluştu.
Sıradan birisi değil Cameron. Osmanlıyı güçlü kılan ve dünya ticaretinin önemli bir kısmını ellerinde tutarak büyük gelir ve güç sağlayan İpek yoluna karşı deniz yollarını geliştirip dünya ticaretinin eksenini değiştiren İngiliz İmparatorluğunun bakiyesi olan devletin başbakanı. Başbakan Davutoğlu’nun kitap seçimi sıradan değildi toplantı öncesinde. Eminiz kitabın hangi rafta ve sırada olduğu kendisine çok önceden bildirilmiştir. Mesaj kitabın adında ve tanıtımında gizlidir.
‘İpek yolu ve dünyanın yeni tarihi’ ve ‘Batı dünyası üzerinde güneş batıyor’. Kraliçe mesajı çoktan almıştır eminiz.
Şimdi haritamıza tekrar bakalım.
Dünyanın en önemli deniz yolları da Türkiye’nin kontrolüne girmektedir yavaş yavaş.
Üstüne birde yeniden canlandırılan İpekyolu projesini hatırlayalım ve iki haritayı kıyaslayalım. Türkiye’nin yeni askeri üslerinin yeni deniz ipek yolunun en kritik yerlerinde olduğu dikkatinizi çekti mi?
Çin yönetimi tarihi İpekyolu’nu canlandırmak için yeni bir çılgın projeye hazırlanıyor. Yeni Şafak’tan Orhan Ünal’ınhaberine göre, Avrasya Hızlı Treni (AHT) 6 bin kilometrelik bir hatta, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan ve İran’dan geçerek Türkiye’ye ulaşacak. Pekin Yönetimi, Sincan Uygur bölgesinden başlayacak projeye 150 milyar dolar harcayacak.
TÜRKİYE’YE YARAYACAK
AHT’yi aynı zamanda, Türkiye’nin öncülük ettiği Kars-Ahılkelek-Tiflis-Bakü tren hattı, Avrasya ve Kafkasya’nın kesişme noktasında karşılayacak. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Hasan Kanbolat, Çin faktörü ile Kars-Ahılkelek-Tiflis-Bakü hattının bile, 20 yıl içerisinde yıllık 30 milyon tonluk bir kapasiteye ulaşmasının beklendiğini dile getirdi. Türkiye, bu tren hattı sayesinde stratejik önemini artıracağı gibi, kendi ihracat mallarına alternatif pazarlar bulabilecek.
Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun temeli atıldı. Cumhurbaşkanı Gül, projenin aslında Bakü’yü Kars’a değil Çin’i Londra’ya bağladığını söyledi.17 Şubat 2008
ÜÇÜNCÜ KÖPRÜYÜ DE HESABA KATIN
Marmaray ve Boğaz’ın altına inşa edilen Avrasya Tüneli vasıtasıyla Çin ve Türkiye hattı kesintisiz olarak Avrupa’ya kadar ulaşacak. Yapımı devam eden üçüncü köprüden geçecek olan demiryolu (tren hattı) ise yine Orta Asya ve uzakdoğu mallarının Avrupa’ya ulaşmasını sağlayacak. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin, 4 trilyon doları aşan dış ticaretinin yaklaşık yarısını Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya’yla ülkeleriyle yapıyor. Bu ticaretin büyük oranda deniz yollarına bağımlı olduğu düşünülürse, projenin Çin’in projeye 150 milyar dolar harcamasının nedeni anlaşılabilir.
2020’DE HİZMETE GİRER
Çin’in en büyük lokomotif üreticisi olan CSR şirtketinin başkanı Zhao Xiaoyang ise, hattın büyük ölçüde 2020’de hizmete girip, 2030’da tümüyle tamamlanacağını söyledi. Projeyi ‘Yeni İpek Yolu’ şeklinde tanımlayan Zhao, hızının yolcu trenleri için saatte 200 kilometre, yük trenleri için ise saatte 160 kilometre olacağını duyurdu. Uzmanlar, tren hattına Çin’in öncelik verdiğini ve finansman konusunda eli açık davranmaya hazır olduğunu ifade etti.Pekin yönetimi, özellikle ABD’nin de dahil olduğu deniz ihtilaflarının oluşturduğu potansiyel risk nedeniyle projeye önem veriyor.(Deniz yollarını kontrol eden Batı ile çatışmak yerine karadan hızlı tren ile taşımacılık tercihi vurgusuna dikkatinizi çekeriz)
STRATEJİK REKABET ALANI AVRASYA
Çin’in bu yatırımdaki en önemli amacı ise, ihracat mallarına kolay, ucuz ve hızlı pazarlar bulabilmek, nihayetinde de Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmak. Günümüzde Çin ve Hindistan ekonomilerinin ağırlıklarının artması ve Orta Asya ülkelerindeki enerji havzaları ile İpekyolu bölgesi dünyanın gözdesi oldu.Enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle özellikle İpekyolu güzergahındaki ülkelerin refah artışı dış ticarete de olumlu yansıdı. Son yıllarda Çin ve Rusya blokunun Orta Asya ve İpekyolu ülkelerine yönelik altyapı faaliyetleri özellikle dikkat çekiyor.
Kısaca tekrar özetleyelim:
Dünya ticaretinin buharlı makinaların icadı ile daha hızlı, yüksek tonajlı, sorunsuz bir şekilde dünyanın uzak noktalarına taşınabilmesi ve deniz yollarının İngiliz imparatorluğunun eline geçmesi ile ipek yolunun önemli kısmını elinde tutan Osmanlı devletinin ekonomik çöküşü başlamış ve bunu siyasi çöküş izlemişti. Türkiye artık geçen yüzyılda kaybettiği bu avantajını hem karada hemde denizde yeniden eline alıyor. Dünyanın her stratejik bölgesine giriyor, risk alıyor, deniz kuvvetlerini hızla dünyanın en güçlü donanmaları arasına sokmaya çalışıyor. Bu yüzden de içte ve dışta büyük saldırılara, komplolara maruz kalıyor. Deniz kuvvetlerine Balyoz kumpası tecrübeli donanma komutanlarının hepsini hapse atarak donanmanın belini kırmak için işte tam da bu günler için kurulmuştu. Yapılan her yeni mega projeye, 3. köprüye, Avrasya tüneline, 3. havaalanına vb diğer bütün projelere karşı çıkan gezici çapulcularının, mimarlar odasının, PKK’nın ve ihanet içindeki sözde barışçı akademisyenlerin tasmasını hangi güçlerin tuttuğu netlik kazandı mı?