“Ünlü sembol bilimci Robert Langdon (Tom Hanks) Dante’yle ilgili ipuçları peşindeyken kendini bir anda Floransa’da bir hastanede bulur. Son birkaç günde yaşanan olaylara dair en ufak bir fikri bulunmamaktadır. Kaldığı hastanede doktorluk yapan Sienna Brooks’un (Felicity Jones) yardımıyla Avrupa’nın dört bir yanını kapsayan bir zorlu bir yolculuğa çıkarak anılarını geri getirmeye ve dünya nüfusunun büyük kısmını yok edecek bir virüsü yaymak isteyen çılgın bir adamı durdurmaya çalışacak, bir yandan kendisini ortadan kaldırmak isteyenlerden kaçacaktır.”
Size filmin afişlerinden biri olan yukarıdaki örnekte gördüğünüz merdiven yada kubbe resminin içine nasıl ustaca bir yılan yerleştirildiğinin analizini filan yapmayacağız. Ve yahut bu tür filmlerde niye her daim bir geçit resmedildiğini. Bunları daha önce yapmıştık onun için biz sadece filmin afişinin altında yazan yazıya ve İstanbul’da biten kısmına dikkatinizi çekeceğiz. Önce afiş:
Experience it in October: Sarı ile çembere aldığımız bölüme bakarsanız sadece “Cehennem, Ekim ayında tecrübe edin” kısmını göreceksiniz. IMAX bilindiği üzere yüksek çözünürlüklü bir görüntü sistemidir ve IMAX kelimesinin başka formatta yazıldığı dikkatinizi çekecektir. Toparlarsak; Cehennemi Ekim ayında tecrübe edebilirmişiz gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Tatmin olmadınız muhtemelen?
Filmin gösterime girdiğinin ertesi günü gelen haberlere bakalım o zaman:
Bunlar sizi yine de tatmin etmedi, bu cehennem ateşi sayılmaz diyorsanız filmin sonuna devam edelim.
Olaylar kahramanlarımızı İstanbul’a, önce Ayasofya ve en sonunda insanlığın yarısını yok edecek virüsün bırakılacağı Yerebatan Sarayına ya da sarnıcına getirir. Virüs bir patlama ile Yerebatan sarnıcının sularına bırakılıp orada bütün dünyaya yayılacakken filmin kahramanı “Sienna dur” diye bağırır. O “Sienna” diye bağırır ama bizim aklımız bir anda 2013 yılında İstanbul’un bir başka tarihi mekanı surlarda gece yarısı dolaşırken öldürülen “Sierra” ya gidivermiş.
Neyse konuyu dağıtmadan, Medusa heykelinin önündeki (Medusa’nın küresel şeytanların önemli bir sembolü olduğu bilinmektedir) havuzun içine bir torba içinde koyulan virüsün patlayarak yayılması son anda önlenir ve belki de dünya nüfusunun yarısını katledecek veba virüsü İstanbul’da kontrol altına alınır.
Tıpkı küresel şeytanların 15 Temmuz darbe girişiminin durdurularak başka ülkelerde yapılacak darbe girişimlerinin de önüne geçilmiş olması gibi. Başbakan Binali Yıldırım’ın 15 Temmuz’un ilerleyen saatlerinde söylediği “bu darbenin durdurulması başka darbe girişimlerinin de önüne geçmiştir” sözü o gecenin sıcağında herkes tarafından atlanmıştı.
Yine filmden önemli olduğunu düşündüğümüz bir ayrıntı verelim. Filmin Müslüman oyuncusu İrrfan Khan’ın canlandırdığı karakter önce farkında olmadan Virüs ile dünyanın yarısını yokedecek milyarder işadamına yardım ederken, onun planını anladıktan sonra karşı safa geçip sonuna kadar bu gruba karşı kılıç benzeri bıçağıyla dövüşüyor. (Acaba burada Türkiye’ye bir atıfta mı bulunuluyor diye düşündürüyor insanı)
Ama ilginçlikler bununla da bitmiyor. 6 Ekim Perşembe günü yani film gösterime girmeden bir hafta önce Hürriyet gazetesi internet sitesinde Medusa’nın resmi kullanılarak şöyle bir galeri oluşturulmuştu.
Galeride devam edince bu kez konu ismi “Yağmurlu havalarda İstanbul’da gezilecek 10 güzel yer” olarak değişiyor ve eski İstanbul’un ünlü turistik yerleri gösteriliyordu. Ve 19. ve 20. sıralarda ise Yerebatan sarnıcı ve Medusa.
Bu arada yağmurlu havalar ifadesinin İngilizcesi “Rainy days” dir ve “zor günler”anlamına da gelmektedir. Acaba zor günlerde Hürriyet Medusa’ya sığınmamızı mı salık vermektedir?
Hemen ardından ertesi gün bu kez Sabah gazetesinden şarkıcı Rihanna’nın yeni saç modeli haberi geliyor:
Küresel şeytanların ruhlarını satmaya hazır bu şarkıcı ve artist takımına ün ve para karşılığı istediklerini yaptırdıklarını biliyorsunuzdur. Bu zavallı da onlardan biri. Saçlarını yılanlı Medusa şekline sokmuş ve mümtaz basınımız bunu konu etmiş. Demek ki konu etmeleri söylenmiş kendilerine. Ne zaman? Hürriyet gazetesi bize Medusa ve Yerebatan Sarayını hatırlattıktan bir gün sonra. (2013 yılından bir başka fotoğrafta yılan saçlı Medusa pozuyla satanistlerle olan ilişkisi çok açık olan Rihanna)
Söz basınımızın mümtaz gazetelerinden açılmışken bir hatırlatma daha yapalım. 7 Ekim günü Sabah gazetesi Rihanna’nın yılanlı saçları arasında dolanırken Hürriyet gazetesinin Astroloji bölümünde Elvan Yarma imzasıyla yayınlanan haberde “16 Ekim” ve “Şok edici, yıkıcı gelişmeler kapıda” başlıklı bir astroloji yorumu çıkıyordu.
Yarma imzalı analizde, 16 Ekim 07:24’te Koç burcunda bir dolunay gerçekleşeceği iddia edilirken, “Ama ne dolunay! Özgürlükle ilgili temalarda çok yıkıcı bir etki olabilir. İletişim araçları ve internetle ilgili büyük bir kriz kapıda gibi.. Satürn’ün imtihan ettiği konularla ilgili sınıfta kaldığımız şeylerle yüzleşebiliriz hem de çat diye! Türkiye’nin de bu dolunaydan oldukça etkileneceğini gösteriyor” denildi.
Öte yandan Yarma analizinde, “Bulaşıcı hastalıklar, sağlıkla ilgili konular, güvenlik temaları gündemden düşmeyecek gibi görünüyor” uyarısı yapılırken, “Dış ilişkilerde ani bitişler söz konusu olabilir ama sanki asıl krizi Türkiye içerisinde yaşayabiliriz gibi görünüyor” dedi.
Medyamızın neredeyse tamamı Hürriyet’i eleştirerek kışkırtıcılık yapmakla suçladılar. Biz ise yakında kokusu çıkar diye bekledik çünkü Hürriyet’in boşa haber yapmayacağını , sahiplerinin sesini yansıtacağını biliyorduk. Hürriyet’in 1. sayfasında verdiği çok ince subliminal mesajları defalarca deşifre ettiğimizi hatırlarsınız.
Peki “astroloji uzmanımızın” bahsettiği ve içinde Fransa, Türkiye, internet, bulaşıcı hastalıklar geçen olaylar oldu mu?
Yukarıda verdiğim 2-3-4-5-6 no.lu haber kupürlerine bakmanız yeterli. İçinde ABD ve Fransa’nın da bulunduğu Musul bombardımanı başlarken Türkiye ise Dabık operasyonunu başlattı. Aynı zamanda ABD Rusya’ya siber saldırı sözü verdi.
Bulaşıcı hastalık meselesi olmadı diyorsanız o da olur acele etmeyin. Ayrıca hafızamızı biraz tazelemekte yarar var:
Sadece son birkaç ayın olayları. Hem bu sular Yerebatan Sarnıcından da gelmiyordu…
Ne desek bilemedik. Takip ettiğimiz onca şeyden sonra artık Hürriyet’in falcısını da yakından takip edeceğiz galiba.
Çünkü artık bizim havuzdan haber ve analiz bulma ümidini kestik…
NOT: Dan Brown’un “Inferno” kitabının basım tarihi 2013 yılıdır
One comment
Comments are closed.