ABD’de haftalardır süren başkanlık yarışında artık sona gelindi. Yoğun, yorucu ve kırıcı bir seçim kampanyasının ardından son sözü artık seçmen söyleyecek; sandıklar açılmaya başlandı bile. İlk gelen bilgilere göre Demokrat aday Hillary Clinton önde..
Clinton’un başı kampanya sürecinde en çok sağlık sorunları, e-mail skandalı ve büyük şirketlerle olan ilişkilerine yönelik soru ve sorunlarla boğuşmak zorunda kaldı.
Cumhuriyetçi aday Donald Trump ise cinsel taciz ve vergi suçlamaları, göçmenlere karşı Meksika sınırına duvar, Müslümanların ülkeye girişini yasaklama planlarına dair söylemleri nedeniyle yoğun şekilde eleştirildi.
Halk kitleleri ve kameralar önünde bunlar yaşanırken arka planda çok daha büyük bir güç mücadelesinin yaşandığına dair bilgiler geliyor. Adayları soğuk soğuk terleten konuların da arka plandaki o güçlü ve karanlık eller tarafından idare edildiği belirtiliyor.
Seçimleri izlemek üzere ABD’de bulunan HaberTürk gazetesi yazarı Serdar Turgut, dün “Bugüne kadar karşılarında bir gazeteci gördüklerinde durmadan ülkemizdeki(Türkiye’deki) iç karışıklıklardan, darbeden bahsetmeyi alışkanlık haline getirmiş bu insanlara ilk kez “Ülkenizde iç savaş veya darbe olur mu?” diye sorabiliyorum. Bu keyfi yaşayabildiğim için gerçekten de mutluyum.” diye yazmıştı.
Bunun sadece kendi gözlemi olmadığını hemen herkesin bu durumu bildiğini belirten Turgut durumu “Ülke öylesine bölünmüş ve taraflar birbirlerine karşı o kadar kindarlar ki her an her şey olabilir havası yaygın üstelik eller de tetikte.” şeklinde tarif etmişti.
Ülke kamuoyunda ve Beyaz Saray’ın koridorlarında kim kazanırsa kazansın, ülkeyi bir kaosun beklediği şeklinde bir havanın hakim olduğunu belirten Serdar Turgut, “Deniliyor ki Hillary yemin ederken elini koyacağı İncil’den elini çektiği an o ele kelepçe vurulacak ve soruşturmalar başlayacak. Hillary’yi başkanlığında bir gün bile rahat bırakmaya niyetleri yok Cumhuriyetçilerin.” bilgisini paylaştı.
başta Federal Soruşturma Bürosu FBI olmak üzere, devlet kurumlarında da bir bölünmüşlük olduğunu, Hillary Clinton hakkında e-mail skandalıyla ilgili soruşturmanın önce başlatılıp sonra “suç unsuru yok” kararı verilmesinde de bu bölünmüşlük ve güç mücadelesinin etkili olduğu belirtiliyor.
ABD’de darbe olur mu olmaz mı papatya falı açılırken konuyla ilgili olarak şu tespitini paylaştı Turgut: Bence Amerika’da bir ordu darbesi olmaz ama başka bir şeyler gayet tabii ki olabilir. Bunun bile kuralları yazılmıştır ve bunun ne olabileceğini anlamak için Amerika’nın gizli derin tarihinden haberdar olmak gerekir.
Serdar Turgut, Amerikan Gizli Derin tarihini bilmek gerekir dediği konuyu bugünkü “American Tabloid (Derin devlet içi savaş)” başlıklı yazısında açıklığa kavuşturdu.
“Bugünlerde yaşananlar gösteriyor ki, yazar James Ellroy’un Amerikan derin devleti içindeki mücadeleyi anlattığı ve başkanın öldürülmesine kadar giden o karanlık süreci tanımladığı gerçeklerden uyarlanan romanı “American Tabloid”in ikincisinin yazılmasının zamanı çoktan gelmiş.” diyen Turgut, ABD güvenlik bürokrasisinde yaşanan fotoğrafa dair özetle şu bilgileri okurlarıyla paylaştı:
“O günlerde (1960’lı yıllar) olduğu gibi çeşitli karanlık, yeraltı güçleri tekrardan harekete geçti. Hepsinin devlet içinde müttefiki de var ve hepsi kararlı biçimde mücadele ediyor.
FBI içinde de CIA içinde de bölünmüşlük ve rahatsızlık var. Hareketlenen karanlık güçleri kimin nasıl kontrol edeceği de belli değil. Kontrolden çıkıp bir şeyler yapmalarından korkuluyor.
Bu örgütleri en iyi bilip tanıması gereken FBI’da son yaşananlar, Amerika’daki tehlikeli bölünmenin işaretlerini veriyor.
…
Anlayacağınız, derin devlet fraksiyonları FBI içinde tam olarak birbirlerine girmiş durumdalar.
İçinden fazla haber sızmayan CIA ve diğer istihbarattan sorumlu birimlerde de ciddi bir derin devlet iç fraksiyon çatışması olduğu söyleniyor.
Sahada bağlantılar kurmuş, ajanlar oluşturmuş, girişimler yapmış birimlerin, politikada bir değişim olduğu takdirde durumu nasıl toparlayacakları meçhul. Bu yüzden seçime etki etmek için ellerindeki tüm kozları oynayan derin devlet fraksiyonlarından hangisinin hâkim olacağının bir an önce ortaya çıkması isteniyor.
Bu arada derin devleti oluşturan güçler arasında çatışmalar olması, “derin devletin aksaçlıları” olarak adlandırılabilecek insanları rahatsız ediyor. Bunlar seçim sonrasında hemen işe el koyup karanlık dünyalarda düzeni ve yazılmamış kuralları uygulatmak niyetindeler.
Aralarında çok büyük iş adamları, eski CIA başkanları, devlete uzun yıllar hizmet etmiş tecrübeli isimler, ünlü medyacılar ve eski genelkurmay başkanlarının da bulunduğu bu aksaçlılar grubu bir anlamda derin devlet koordinatörü gibi hareket edip bugünkü tehlikeli gidişata müdahale edecekler.
Bunların umudu Hillary’nin seçilmesinde; çünkü o seçilirse bu düzenin daha çabuk kurulacağı düşünülüyor.
Eğer Trump seçilirse işler daha zor olacak; çünkü o derin devlete bile bir yeni düzen getirmeye kararlı ve makul önerileri dinlemek istemiyor. Trump’a karşı nelerin yapılacağı da seçim sonrası ortaya çıkacak.
Birilerinin olayın farkına varabilmesine sevindik. Çünkü biz yazmaktan sıkıldık artık…